1100 Metrede Plaj Keyfi

Orta Anadolu bozkırında, denizden 1100 metre yükseklikte; Akdeniz sahillerini aratmayacak bir plajda yüzmek ve şezlonglarda güneşlenmek istiyorsanız, bu yazıyı kesinlikle kaçırmayın….

Alptekin Cevherli gezdi, sizleriçin yazdı. 

Geçtiğimiz hafta ailece tatile çıktık. Niyetimiz Antalya’da bir hafta geçirip hem denize girmek hem de tarihi mekânları gezmekti…

Yol üstü olunca tabi Mevlâna’yı ziyaret etmeden olmaz dedik ve rotayı Konya’ya çevirdik. Tabii Konya’ya gidince Beyşehir’i de görmemek olmaz…

Sonra mı? Ver elini Beyşehir….

Bundan 15 yıl kadar önce Beyşehir’e yine bir ziyaretimiz olmuştu. Kent derli toplu, güzel bir Anadolu şehriydi. Ama şimdiki halini görünce Akdeniz ve Ege sahillerindeki turistik merkezlerden birinde zannettik kendimizi…

Şehir gerçekten de son birkaç yıl içerisinde adeta çağ atlamış. Beyşehir gölüve çervesi ise tam bir cazibe merkezine dönüşmüş. Bu konuda Beyşehir Belediyesi’ni ve Başkanını tebrik ediyorum. Ailece gittiğimiz için kendisiyle tanışma fırsatımız olmadı ama şahsen görüşseydik kendisine de bu teşekkürü iletmek isterdim.

Çeşitli bilinen markaların marketlerinden göl etrafındaki iş yerlerine kadar şehir tamamen turizme yönelik adeta yeniden dizayn edilmiş.

Her yerde plaj malzemelerine ulaşabiliyorsunuz. Konya’nın meşhur etli ekmeğinden cins cins yöresel lezzetlere ve tatlı su balık çeşitlerine kadar her türlü yemek çeşidine ulaşmak mümkün.

Beyşehir’e gelince Karaburun Plajı’nın ve kamp alanının methini duyduk bir görelim dedik…

Kent merkezine 19 km mesafedeki Karaburun Plajı ve Çadır Kamp Sahası’nı da Beyşehir Belediyesi işletiyor.

Plaj, denizden yaklaşık 1100 metre yükseklikte. Suyu çok güzel ve ılık. Şezlonglar ve güneş şemsiyelerini belediyeden çok hesaplı bir şekilde kiralayıp gün boyu kullanabiliyorsunuz. Duş yerleri, soyunma kabinleri ve tuvaletleri hem temiz hem de çok tertipli olarak hazırlanmış. Cankurtaran’ın kulede olması ayrı bir güvence veriyor.

Tatlı suda yüzme deneyimini yaşamayanlara ve yaylada güneşlenmek isteyenlere kesinlikle tavsiye edeceğim muhteşem bir mekân…

Gelelim kamp alanına…

24 saat güvenliklerin bulunduğu ve sürekli devriye gezdikleri çadır kampında tuvaletler temiz ve tertipli. İçme ve kullanma suyu problemi yok.

İhtiyaçlarınızı yaklaşık 1 km mesafedeki plajdaki market ve büfeden mesai saatleri içerisinde rahatlıkla temin edebiliyorsunuz.

Çok sayıda kameriye kamp alanına serpiştirilmiş. Biz de çadırımızı birinin yanına kurduk. İçeride çöp ve mangal külü için toplama kutuları oluşturulmuş.

Yayla havası nedeniyle sürekli hafif rüzgâr olduğu için sinek neredeyse hiç görmedik desem yeridir.

Yakın mesafede yaklaşık 3300 yıllık Hititlerden kalma Eflatun Pınarıhavuzu hâlâ işlevsel halde çalışıyor ve ziyaret edilebiliyor.

Diğer yandan Selçuklular’dan kalma yaklaşık 800 yıllık Kudabâd Sarayı ziyaret edilebiliyor. Bu saray günümüze ulaşabilen Anadolu’daki tek Selçuklu Sarayı. Ancak ne yazık ki 5 yıldır bir türlü çıkamayan ödenek yüzünden restorasyon ihtiyacı ciddi anlamda her geçen gün artıyor. Acil kurtarılması ve Efes’tekine benzer ayağa kaldırılması gereken bir eser.

Leylekler Vadisi, Nilüfer Bahçesi vs. vs. vs. o kadar çok yer var ki…

Bir de kent merkezindeki yine yaklaşık 800 yıllık muhteşem ötesi bir eser olan Eşrefoğlu Camii’ni ve de hamam, çarşı, kale kapısı gibi onlarca eseri görebilirsiniz…

Bu arada Konya merkezde de; Mevlâna, Kelebekler Bahçesi ve Kyoto Parkı olmak üzere yüzlerce mekân…

Sonuç mu?

Beyşehir’i gördükten sonra Antalya’ya gitmekten vazgeçip, bir haftamızı da Beyşehir ve Konya’da geçirdik…

Alptekin Cevherli, Beyşehir, Beyşehir gölü, Eflatun Pınarı, Eşrefoğlu Camii,