Azerbaycan’daki “20 Ocak Katliamı bu ülkenin özgürlüğünü yok etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Azerbaycan halkı için bir matem günü olmanın yanı sıra aynı zamanda bir onur, ulusal bağımsızlığa gitme günüdür. Bu katliam, Azerbaycan’ın mücadele azmini kırmadı, aksine güçlendirdi. Şehitler verildi ama halkın uyanmasını ve birlik ruhunu canlandırdı.
Azerbaycan’da 20 Ocak 1990 tarihinde Sovyet askerleri tarafından gerçekleştirilen katliamın 33 yılı nedeniyle anma ve unutturmama maksadı ile bir dizi etkinlikler yapılmaktadır.
Azerbaycan’lıların katliamı “20 Yanvar Faciası” olarak nitelendirdiği ve adlandırdığıherkesce bilinmektedir. Bu detaylarına kadar inceden inceye hesaplanarak yapılan hareket Azerbaycan halkını, ulusal kurtuluş mücadelesinden vazgeçirmek ve onurunu kırmak için Sovyet Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve KGB tarafından tasarlanıp, doğrudan Gorbaçov’un yönettiği bir gözdağı saldırısı olduğu bir gerçektir.
Sovyet askerleri ve Ermeni güçlerinden oluşan 35 bin kişiyle yapılan katliamda 134 sivilin şehit olduğunu, 600’den fazla kişinin de yaralanmıştır
Şehit olanlar arasında 5 ayrı ülkenin mensupları vardı. Şehitler 20’den fazla kadın ve çocuklardan oluşuyordu.
Azerbaycan halkının ansızın gelen saldırıda katledildiği gibi, suçsuz günahsız Bakü halkı gafil avlanmıştı. Gece kulakları sağır eden tankların paletlerinden çıkan ve tank mermilerinin her tarafı delik deşik eden sesleri birbirine karışmıştı. Evinin balkonuna veya sokağa çıkan sivil insanlar mermilerin hedefi oldular. Gece serseri kurşunlarla yok edilen insanların cesetlerini hemen topladılar, kan izlerini suyla yıkadılar. Bu hareket planlı ve sinsi yok etme hareketiydi. Bu gece amaçlarını tam gerçekleştiremeyen eşkıya sürüleri, 1991-1992 yıllarında da planlı ve programlı katliamlarına ara vermeden devam ettiler. Nitekim bu işbirliği sayesinde Rusya’nın 266. mekanize birliği öncülüğünde stratejik öneme sahip Hocalı kasabasında 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece 613 insanı katlederek, soykırım uyguladılar.
Azerbaycan topraklarının halen yüzde 20’sinin işgal altında olduğunu, bu nedenle bir milyon insanın göç etmek zorunda kaldığını anımsatarak “Azerbaycan’ın özgürlüğünü yok etmek amacıyla gerçekleştirilen katliam, Azerbaycan halkı için bir matem günü olmanın yanı sıra aynı zamanda bir onur, ulusal bağımsızlığa gitme günüdür. Bu katliam, Azerbaycan’ın mücadele azmini kırmadı, aksine güçlendirdi. Ermenistan ve destekçisi Rusya’yı kışkırtıcı, baskıcı, işgalci ve teröre destek verdikleri için defalarca Diaspora alanında çalışan Dernekler tarafından kınayarak protesto edildi.
Emperyalist Ermeni devleti ve destekçileri yeniden toprak işgali ićin Ermenileri iştahlandırarak Azerbaycan topraklarına saldırılar düzenlediler. 44 gün süren 3000 civarında şehit veren öz toprağında savaşan Azerbaycan ordusu onbin civarında Ermeni askerinin ölümü ile sonuçlanan savaşta Ermenistan’a büyük ders vererek işgal altındaki topraklarının büyük bir kısmını geri aldı.
Türkiye olarak açık ve net şekilde kardeş Azerbaycan’a maddi ve manevi desteği verdiğini dünyaya duyurmuştuk.
Savaş galibi Azerbaycan özgüven duygusu ile iyi komşuluk ve barış adına ilk adımı atarak samimi davranış içinde olduğunu dünyaya ilan etmiştir.
Barış ve iyi komşuluk güzel bir duygu ve düşünce.
Ama asla geçmişte yaşanan acılarda unutulmuyor.
Azerbaycan olmadan Kafkasyaya asla barış gelmez.
Top Ermeni sahasında.
Fakir halkını ve sağlıklı gelecekleri için başkalarının ve Ermeni diasporasınin oyuncağı olmadan sağduyulu, barış için bir yol izlemeden başka çareleri olmadığını görmeleri ve bilmeleri tek seçenektir.
Huzur ve barış dolu bir gelecek dileklerimle.
Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu
Kurucu ve Onursal Başkanı ve Kocaeli Haydar Aliyev Kültür Evi Yönetim Kurulu Başkanı
Bilal Dündar
Visiontv.az