Su ve Orman insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Susuz hayat olmaz deniyor. Ama yeşillik, ağaç ve orman olmazsa yaşamında bir anlamı olmaz.
İnsan oğlu emek vermediği bir şeyin değerinde tam bilmiyor diyebiliriz.
Her yıl yüzlerce dönüm orman cayır cayır yanıyor.
Yıllarca yetiştirilen veya yetişen orman birkaç saat içinde kül olup içindeki canlılar ile birlikte yok oluyor.
Ormanlar bir ülkenin akciğeri durumundadır.
Ne yazık ki orman yangınlarının bir kısımı cehaletten ve ihmalden kaynaklanıyor.
Mangal yakanlar ateşi söndürmeden gidiyorlar.
Bazıları boş şişe ve ateşte kolayca yanabilecek eşya veya yanıcı başka çişimi unutarak veya ihmal ederek yangınlara sebep olmaktadırlar.
Bir başka yangın türü ise kişisel çıkar nedeni ile kasıtlı olarak çıkarıldığı acı gerçeklerdir.
Yangın yerinde otel, motel, yerleşim yerleri olarak kullanmak için çıkarılan kasıtlı yangınlardır.
Maalesef terör örgütleride zarar vermek, korku ve yılgınlık sağlamak için yangınlar çıkardıklarıda yaşanan gerçeklerdendir.
Ağaç ikliminde düzenli ve zararsız olmasına katkı sağlamaktadır.
Ağacın olmadığı yerde hava sıcaklığı 40 derece ise ağacın bulunduğu yerde 32 derecedir.
İkinci bir örnekte ise amaçsız yerde 46 derece ise sığ ağaçlı yerde 34 dereceye kadar indiği tesbit edilmiştir.
Ağaç insan yaşamında sayılamayacak kadar çok önemli ve gereklidir.
Maden, kömür vs gibi yeraltı servetlerini çıkarmak içinde binlerce ağaç kesilerek yok edilmektedir.
Teşbihte hata olmazsa atılan taş ürkütülen kuşa değmediği ortada olmasına rağmen inat ve kişisel rant için maalesef orman katliamı da yapıldığı bilinmektedir.
Ormanımızı korumanın vatan severliğin bir ölçüsü olarak görmemiz gerekiyor.
Bu konuda hepimizin gelecek nesillere borcumuz olarak görüp tedbirli olmalıyız.
PROF AZİZ SANCAR DİYOR
“Hiç çalmadım, günah olduğu için değil, karaktersizlik olduğu için.
Muhtaçlara yardım ettim, sevap olduğu için değil, insan olduğum için.
Hiç rüşvet almadım, haram olduğu için değil, etik olmadığı için.
Yani “insan olmak” için önce vicdanımız olmalı.”
Aldığı Nobel ödülünü bile Cumhuriyete ve Atatürk’e borçlu olduğunu dile getiren vefalı bilim adamımızı kutluyor ve teşekkür ediyorum.
BİR TOPLUMUN ÇÖKÜŞ ALAMETİ
1- Dayanışmanın yok olması.
2- Üretimin zayıflaması.
3- Tüketimin çılgınlığı.
- Vergilerin artması.
- Liyakatın dikkate alınmaması.
6-Adaletsizliğin yaygınlaşması.
7- Umutların kırılması.
8- Göçün hızlanması. - Şeytanca bir gurur ve kibir.
10- Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık.
Ve en kötüsü de; her şey normalmiş gibi, bütün bunları görmezden gelen ve kabullenen bir topluluğun olması.
Yukarıdaki tespitler İbni Haldun’ a aittir.
Maalesef gerçeklere dayanan tespitlerdir.
Bilal Dündar