Sevgili okurlarımız 2019 yılında Kocaeli Gazetesinde yayınlanan makalem güncelliğini koruduğu ve “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü” nedeni ile de aradan geçen yıllara göre kıyaslamanız nedeni ile yenden yayınlıyorum.
Toplum olarak gidişatımız memnuniyet verici bir noktada değildir. Her kötü sonucun bir sebebi ve sebepleri var. Bunu anladık. Ama çare nedir? Bunların üzerine araştırma yapıyor muyuz? Bu olumsuzlukların sebebini ortadan kaldırmak için toplumsal bir seferberlik yapmak gerekmiyor mu? İşleri oluruna bırakmak gün geliyor içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Herkesin, hepimizin şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.
KADIN CİNAYETLERİ
Her kadın sonuçta bir anadır. Cennet anaların ayağının altında diyen toplumsal anlayışımıza nerede ise son vermiş durumdayız. “Ana gibi yar vatan gibi diyar olmaz” Güzel sözler tedavülden kalkmışa benziyor. Kadının yeri evidir. Kadının çalışmasını, okumasını, ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan hamleler anlayış ve uygulamalar kadını ikinci sınıf yaptı. Kadın evinde çalışan, çocuklarına bakan, her ağır işi yapan bir makine haline geldi. Her olumsuzluğun nedeni sayıldı. Böyle olunca da daha fazla itilip, kakılmaya başladı.
Artık bu uygulamalar rutin hale geldi. Adam evindeki karısını rakip ve de gitgide her olumsuzluğun sebebi sayarak yaşamı dayanılmaz halep getirince boşanıyorlar. Kendisi evleniyor. Aradan geçen yıllar sonrası kadın evlenince bunu hazmedemiyor. Bulduğu müsait yerde dövüyor, hatta öldürüyor.
Bu cinayetlerin artık, ardı arası kesilmiyor. Her akşam televizyonlarda kadın cinayetlerini görmekten ve duymaktan gınaya geldik. Ufukta önüne geçilecek kesin bir tedbirde ve çarede görememekteyiz.
Toplum olarak cinnet mi geçiriyoruz diye şüphe içindeyiz!
Günledir vahşice katledilen Narin Güran yavrumuzun kesin neden ve failleri netleştirilemedi.
6 yaşında ki çocuk kız büyük yaşta birisi ile aile rızası içinde evlendirilebiliyor
Gerici ve art niyetli bazıları kız çocuklarının okumalarına bin bir türlü bahanelerle karşı çıkıyorlar.
Ama eşleri ve kızları hastalanınca kadın doktor istiyorlar. Bu kadar çelişkiye pes!
Eğitim eksikliği ve yanlış algılama olarak kadınları kişi olarak değil de dişi olarak görüldüğü surece uygar ve medeni olmamız mümkün değildir.
Her akşam televizyonlarda anlı, şanlı bilim adamları her konuda konuşuyor. Bu uzman kişiler kanayan yaralarımızı tartışıp çare üretmelere katkı sağlamaları gerekiyor.
Yazık oluyor geleceğimize. Bu kötü örnekler o kadar çoğaldı ki cinnet mi geçiriyoruz diye düşünmeliyiz. Eylül ayı içinde Türkiye’de 50 kadın cinayeti hepimiz adına utanç veren bir caniliktir.
TRAFİK CİNAYETLERİ
Hayatımızı kolaylaştıran, hepimiz için vazgeçilmez ihtiyaç haline gelen trafik araç ve gereçleri toplumumuzu derinden sarsan, ölümler, sakat kalmalar yanında maddi kayıpları ile öncelikli çözüm bekleyen bir sorunumuzdur.
Uykusuzluk, yorgunluk, dalgınlık ve trafik kurallarına uymamak gibi sebeplerin hangisi olursa olsun bu konuda acil tedbir alınması gerekiyor. Yollarda nerede ise kan akmayan nokta kalmadı.
Trafik kazasında kaybı olmayan aile yok gibidir. Sakatlar ordusu oluştu. Haberlerde görünce artık hiçbir etkilenme olmuyor.
Geleceğimizi etkileyen, büyük maddi ve manevi kayıplara neden olan bu vurdumduymazlığın mutlaka önüne geçilmelidir.
Öncelikli geçiş hakkı yayalara slagonu ve uygulaması gayet güzel bir girişim oldu. Ama yayaların bu öncelik tanınan hakkı suiistimal etmemeleri gerekir. Bazıları hak benimdir duygu düşüncesi içinde adeta dalga geçer durumdalar. Aheste aheste, sallanarak gidişleri kendilerine verilen öncelik hakkını kötüye kullanmasıdır.
Son iki üç yıl icinde motorsikletler çığ gibi çoğaldı.
Yılan gibi kıvrıla kıvrıla yol alıyorlar. Araba kullanırken aniden geçilmeyecek yerlerden önünüze fırlıyorlar.
Kör noktada olanları zaten görmek mümkün değildir.
Her gün kaza nedeni ile birçok insan ölüyor veya sakat kalıyor.
Yazık değil mi ölen insanlara ve sönen ocaklara?
İvedilikle sorunların çözümlerine toplum olarak duyarlı ve tutarlı olma mecburiyetindeyiz!
HIRSIZLIK, GASP, SOYGUN
Toplumsal çürüme her alanda kendini gösteriyor. Hırsızlık, soygun, gasp ve kapkaç her gün, her yerde artan oranda hayatımızı etkilemeye başladı.
Bu olumsuzluklar bir sektör haline dönüştü. Sağlam çelik kapılar, kameralar bile artık hırsızlığın önüne geçemiyor.
Normal yollarda yürümek bile korkutucu olmaya başladı. Kadının veya çocuğun çantasını kapkaççılardan korumak için envayi çeşit alınan tedbirler bile önleyici olamıyor.
Hem çantası alınıyor, direnince de darp ediliyor. Münferit bir olay olarak değerlendiremeyiz. Git gide çoğalmakta ve insanları ürpertip korkutmaktadır. Caydırıcı tedbir ve cezalar olmayınca bu işi yapanlar artık yaşam biçimi haline getirmeye başladılar.
Bu eşkıyalara gereken caydırıcı cezalar verilmelidir. Toplumdaki bu çürükler ayıklanmaz ise çürüme artan oranda çoğalır.
Bilal Dündar