Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye ile fikir birliğinde yeni bir siyaset geliştirildiğini, artık federasyon temelinde bir çözümün mümkün olmadığını, bu konjonktür ve anlayışla o çerçevede bir anlaşmadan ümit olmadığını kaydetti.
Egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan, ayrı, egemen ve bağımsız devletin iş birliği ile Kıbrıs’ta kalıcı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir anlaşma olabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’yle büyük fikir birliği içinde, mutabakatla bu siyaseti geliştirdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, önemli olanın bağımsızlık olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının geldiği bu aşamada Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle artık bunu hak ettiğini ifade ederek, “Eğer kabul görürse egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin iş birliği ile bir anlaşma bu ülkede olabilir” dedi.
Kıbrıs Türk halkının her zaman Anavatanı Türkiye’yi önemsediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Türk halkı Anavatan Türkiye’nin desteğini takdir etmiştir. Bu topraklarda bizim bağımsız, özgür güvenlik içinde var olabilmemiz için Türkiye’nin garantörlüğü bizim için fevkalade önemlidir. O bakımdan kırmızı çizgilerimiz olan egemenlik, bağımsızlık ve Türkiye’nin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre’ye gidiyoruz. İnşallah hayırlara vesile olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplatışında ilk sözü alan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve heyetinin zaman ayırıp KKTC’yi ziyaret etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Çavuşoğlu ve heyeti ile gerçekleştirilen görüşmelerde, yapılan değerlendirme ve açıklamaların hem kendilerine hem halka büyük bir destek olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre öncesinde yapılan toplantılardan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, toplantılarda Cenevre öncesi son rötuşların yapıldığını ifade ederek, bilindiği üzere Kıbrıs konusunda artık yeni bir siyaset geliştirildiğini kaydetti.
Yıllardan beridir federasyon temelinde bir anlaşma için yapılan çalışmalara, özveri ve fedakarlıklara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, bu görüşme sürecinin 1968’lere dayandığını anımsattı.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile Rum Yönetimi Lideri Glafkos Klerides arasında 1968 yılında başlayan sürecin, 1974’e kadar, Barış Harekatı sonrasında ise Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulması, 1977-79 Doruk Anlaşmaları dönemlerinde de devam ettiğini, federal temelde bir anlaşma için çeşitli görüşmeler gerçekleştirildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, son yıllarda Annan Planı ve Annan Planı sonrası yaşananlar ve 2017 yılında ise Crans Montana’da yapılan çalışmalarla görüşme sürecinin devam ettiğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Tatar, Crans Montana’da Rum tarafı ve Kıbrıs Türk tarafının bir anlaşmaya varabilmesi için 11 gün her türlü iyi niyet göstergesini içeren bir çalışma yaptıklarını, ancak hiçbir neticeye ulaşılamadığını vurgulayarak, çünkü dünyanın tanıdığı Kıbrıs Rum tarafının bunun rahatlığı içinde olduğunu kaydetti.
Kıbrıslı Türklerden gasp ettikleri ve işgal altında tutukları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rahatlığı ve Annan Planı’ndan sonra tek taraflı ve uluslararası anlaşmalara aykırı olarak, hukuksuzluğun en fazlası yapılarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne alındığını anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, 4 Mart 1964’te 186 numaralı kararla Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir bakıma işgal altında, Kıbrıslı Türklerin oradan dışlanması rahatlığı içinde olduklarını kaydetti.
Birleşmiş Milletlerin iyi niyeti çerçevesinde müzakere masalarına her ne kadar iki lider olarak oturulsa da masadan kalkıldığında Rum tarafının yoluna Cumhuriyet olarak devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Ama biz maalesef izole ve kısıtlamalarla yolumuza devam ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu konjonktür ve bu anlayışla o çerçevede bir anlaşmadan ümit olmadığını Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kendisine teyit ettiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 2017’de paylaştığı ve genel olarak kabul görmüş bir anlayış var. Bu da artık federal temelde bir anlaşmanın olamayacağı, dolayısıyla Türk tarafının bundan sonra farklı fikirlerle masaya gideceği noktasında bir algı yerleşmiştir.
Benim Cumhurbaşkanı seçilmemden sonraki, seçimlerden önce de egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan ayrı egemen ve bağımsız devletin iş birliği ile Kıbrıs’ta kalıcı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir anlaşma olabileceğini çeşitli ortamlarda söyleyerek, seçimlere girmiş ve kazanmış, ondan sonra bu yeni iradenin ortaya çıkmasıyla Türkiye’yle büyük fikir birliği içinde, mutabakatla bu siyaseti geliştirmiş, bunu Birleşmiş Miletler ve Avrupa Birliği çeşitli ülkelerin temsilcileri, büyükelçileri ve tabi ki çeşitli sivil toplum örgütü, kurum kuruluşlarla paylaştıktan sonra Türkiye’nin desteğini aldıktan sonra, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la çeşitli vesilelerle kendi aramızda tartıştıktan sonra bu siyasetin kabul görmesi, bu iradenin ortaya çıkması Kıbrıslı Türk halkının mücadelesinde geldiği aşamada fevkalade önemli bir gelişmedir.”
Bunun bir günde geliştirilen bir siyaset olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bu siyasetin arkasında yılların mücadelesi, 1968’de başlayan mücadele, verilen bir takım uğraşlar bulunduğunu vurguladı.
“Biz artık dünyaya ayrı bir halkız diyoruz” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, İngiltere’nin 1960’da adayı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne devrederken bütün belgelerin ortada olduğunu, adayı, egemenliği iki halka devrettiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İki halkın bir tanesi Kıbrıs Türk halkıdır, dolayısıyla bizi bu süreçten dışlamaları, silah zoruyla Cumhuriyetin dışına itmeleri bize doğal olarak, aldığımız bütün mütalaalarda, hukuki olarak anayasal olarak, dünya çapında diplomatlardan; Kıbrıs Türk halkının artık kendi devletine sahip çıkması yönündedir.
Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkını ifade edebilmesi ve ona göre bir anlaşma olamadıysa, ki şimdiye kadar olmamıştır, egemen eşitlik temelinde kendi devletiyle yola çıkması meşru bir hakkıdır.”
Kıbrıs’ta eğer hür bağımsız ve self determinasyon, yani kendi geleceğini tayin hakkı ve serbest bir düşünceyle bir anlaşmaya gidilecekse, yani kendilerine bir anlaşma empoze edilmeyecekse Kıbrıs Türk halkının elbette kendi egemenliği ve kendi devletiyle bir anlaşmaya girmek isteyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Eski anlayışta federal da olsa bir tek egemenlik unsuru vardı. Her ne kadar da oluşturucu devletlerden de bahsedilmiş olsa da o oluşturucu devleteler bize göre egemen değillerdi. Egemence kelimeler kullanıldı, ama bana göre bunlar bir bakıma safsata veya aldatmacadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, önemli olanın bağımsızlık olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkının geldiği bu aşamada Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle artık bunu hak ettiğini ifade ederek, “Dolayısıyla bundan sonra biz BM’de şunu ifade edeceğiz, ‘devletten devlete’. Yani ilişki o şekilde geliştirilecektir. Eğer kabul görürse egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan iki egemen ve bağımsız devletin iş birliği ile bir anlaşma bu ülkede olabilir” şeklinde konuştu.
Anlaşma olduktan sonra KKTC’nin bu coğrafyada kendi hakkının geleceği için vereceği umut ve cesaretle ülkenin gelişmesini sağlayabileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, aynı zamanda da bütün Kıbrıs’ın bundan faydalanabilmesinin, bir bakıma herkesin kazan kazan formülüyle burada elde edilecek başarılardan, enerji kaynaklarının çalıştırılmasından ve diğer gelişmelerden fayda sağlayabileceğine işaret etti.
Bölgesel istikrarın sağlanmasının da bu yolla mümkün olabileceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, 1960 anlaşmalarının da öyle olduğunu, bölgesel barış ve uzlaşı için Türkiye ve Yunanistan’ın da burada bir denge unsuru olduğunu anımsattı.
Garantörlük ve ittifak anlaşmalarının önemine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, şimdi de aynı şeyin geçerli olduğunu, Kıbrıslı Rumların AB’ye alınmış olmasının, Türkiye’nin buradan fedakarlık yapması anlamında olmadığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kıbrıs Türk halkı her zaman Anavatanı Türkiye’yi önemsemiştir. Anavatan Türkiye’nin desteğini takdir etmiştir. Bu topraklarda bizim bağımsız, özgür güvenlik içinde var olabilmemiz için Türkiye’nin garantörlüğü bizim için fevkalade önemlidir. O bakımdan kırmızı çizgilerimiz olan egemenlik, bağımsızlık ve Türkiye’nin garantörlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Bu anlayışla Cenevre’ye gidiyoruz. İnşallah hayırlara vesile olacaktır. Bugünkü toplantılarda gönül birliği, fikir birliği ve büyük bir mutabakat içinde bu toplantıya hazırlanmış olmaktan mutluluk duyuyorum.”
Saner: “Anayasa Mahkemesi Kur’an kurslarını yasaklamıyor”
Başbakan Ersan Saner, KKTC’de Kur’an kursları ve hafızlık kurslarının kapatılmasının söz konusu olmadığını, Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kurslarını yasaklamadığını belirtti.
Başbakan Ersan Saner, TGRT haberde soruları yanıtlayarak, güncel konularda değerlendirmelerde bulundu.
Anayasa Mahkemesi’ne açılan davanın, Din İşleri Başkanlığı’nda çalışanların üye olduğu ilgili sendikanın, Din İşleri Komisyonu’nun hafızlık eğitimi düzenleme yetkisi olup olmadığına dair açığı bir dava olduğunu belirten Başbakan Saner, “Bazı grupların, özellikle, dava sonucunda laikliğe herhangi bir vurgu yapılmamasına rağmen, laiklikle alakalı herhangi bir sıkıntı olmamasına rağmen, davayı savunan avukat tarafından yapılan çarpıtıcı bir açıklamadan sonra olaylar biraz da bu noktaya geldi diyebiliriz” dedi.
Mahkemeden, davayı açan sendika görevlilerin terfiler sırasında haksızlığa uğradığı iddiasının mahkeme tarafından doğru bulunduğunu ve yasal düzenleme yapılması gerektiği kararının çıktığını söyleyen Başbakan Ersan Saner, “Bizler de hükümet olarak bu yasal düzenlemeyi yapmak için gerekli çalışmaları başlattık” diye konuştu.
Mahkemeden, “Kur’an kursları KKTC’de kapatılıyor” diye bir karar çıkmadığına işaret eden Başbakan Saner, “Din İşleri Dairesi’ne verilen hafızlık kursunu açma yetkisinin iptaliyle ilgiliydi bir dava, Kur’an kurslarıyla alakalı değildi. Dolayısıyla, KKTC’de hiç kimsenin Kur’an kurslarını kapatma diye bir niyeti yok, böyle bir olay da yok. Anayasa’ya bağlı bir kişi olarak, din eğitimi almak her vatandaşın Anayasal bir hakkı ve toplumsal bir ihtiyacı olduğundan hareketle, asla Kur’an kurslarını kapatma diye bir düşüncemiz olamaz. Konu, biraz farklı yansıtıldığı için bu noktaya taşınmıştır” ifadesini kullandı.
Başbakan Ersan Saner, mahkemenin verdiği kararda, devletin dışında bir kurumun hafızlık kursu düzenlemenin söz konusu olmadığına vurgu yapıldığına değinerek, Din İşleri Başkanlığı’nın devletin dışında bir kurum olmadığını, dini alanlardan sorumlu tek devlet kurumu olduğunu, ilgili bakanlık ve diğer kurumlarla işbirliğini içerisinde görevini yerine getirmeye devam edeceğini kaydetti.
Anayasa’nın açıkça, hiç kimsenin inancının esaslarını öğrenmeye ve uygulamaya mahrum bırakılmayacağını yazdığını ifade eden Başbakan Saner, Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile hafızlık eğitim kurslarının yasaklanmasının söz konusu olmadığını söyledi. Başbakan Saner, hafızlık kurslarının nasıl yapılacağıyla ilgili yasal düzenleme yapılacağını belirtti.
Başbakan Saner, Kur’an kurslarının kapatılmasıyla ilgili bir karar çıkmadığını yineleyerek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Müslüman bir ülke, Kur’an kurslarını kapatmak söz konusu olmaz. Dava konusu, hafızlık kurslarının nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili açılan bir davaydı. Bu kursların sonunda, sınavı kazanarak gerekli terfileri alanların doğru terfi alıp almadığıyla ilgili açılan bir davanın sonucunda bu olaylar gerçekleşti” dedi.
Terfiler sırasında yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırınca sorunun çözüleceğini kaydeden Başbakan Saner, ilgili sendikanın hafızlık kursunu Din İşleri Başkanlığı’nın açma yetkisinin iptali yönünde Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunu, hafızlık kursu açma yetkisini yeniden düzenleyeceklerini söyledi.
Başbakan Ersan Saner, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ortak basın toplantısında Yunan Dışişleri Bakanı Dendias’ın saldırgan tavrına yönelik sert cevabıyla ilgili soru üzerine, Çavuşoğlu’nun Dendias’a yerinde yanıtının Kıbrıs Türk halkı tarafından memnuniyetle karşılandığını dile getirdi.
Türkiye’nin Garantörlük hakkını kullanarak 1974’de adaya yaptığı müdahale ile Kıbrıs’ta çözüm sağlandığını, ancak Kıbrıs’taki soruna bugüne kadar siyasi çözüm bulunamamasın en önemli sebebinin ise Rumların kendilerini adanın tek hakimi olarak görüp, Kıbrıs Türkleri ile bir şey paylaşmak istememesinden kaynaklandığını anlatan Başbakan Saner, Dendias’in basın toplantısındaki tavrını, Yunanistan ve Rum tarafının bazı sorunları tırmandırarak, Türk tarafını sıkıştırmaya çalışmak istemesinin farklı bir versiyonu olarak niteledi.
Başbakan Saner, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Dendias’a verdiği yanıtının tam yerinde ve Kıbrıs Türk halkı tarafından memnuniyetle karşıladığını vurguladı.
Başbakan Saner, “Avrupa Birliği’nin de desteğiyle, şımartılmış bir ülke durumunda olan Yunanistan Dışişleri Bakanı’na anavatan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanımızın verdiği cevap tam yerine oturdu” dedi.
Başbakan Ersan Saner, Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili soruya karşılık, Türkiye’nin KKTC ve Libya ile imzaladığı anlaşmalara değinerek, Türkiye’nin Mısır’la yeniden iyi ilişkiler içine girmesinin, gelişmelerin Türk tarafı lehine farklı boyutlara ulaşacağı değerlendirmesi yaptı.
Kıbrıs konusunda ay sonu Cenevre’de yapılacak 5+BM gayri resmi görüşmeye de değinen Başbakan Ersan Saner, 53 yıldır federasyon tezinin görüşüldüğünü ve 6 ana başlıkta yapılan görüşmelerde herhangi bir konuda anlaşmaya varılamadığını, bu konuda daha fazla uğraş verilmemesi gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte iki egemen eşit devletin kurulabileceği yeni bir modelin bizler tarafından masaya konulması bir gerekliliktir, gerçektir. Kıbrıs Türk halkının bir 53 yıl daha masada harcayacak zamanı yok. Cenevre’deki görüşmelerde federasyon anlamında herhangi bir çözüme ulaşılması yönünde bir beklentinin olmadığını çok net görüyorum. Zaten son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kıbrıs Türk halkı iki egemen eşit devlet ile görüşmelere devam edilmesi konusunda iradesini ortaya koymuş ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı Cumhurbaşkanı seçmiştir.”
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile bir araya geldi
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geldi.
Ertuğruloğlu ile Çavuşoğlu, baş başa yaptıkları görüşmenin ardından basına açıklamalarda bulundu.
Tahsin Ertuğruloğlu, açıklamasında, uluslararası camianın Kıbrıs Türk halkına yönelik haksız uygulamalara ve ayrımcılığa devam edip etmeyeceğine karar vereceği bir aşamaya gelindiğini ifade ederek, “Ya Kıbrıs konusunda yeni bir sayfa açma cesaretini, duruşunu sergileyecek ya da Kıbrıs Türk halkına yönelik haksız politikalarını devam ettirme kararlılığıyla devam edecekler ve o zaman Kıbrıs’ta anlaşma talebi ile karşımızda duran tarafların hiçbir şekilde anlaşmada samimi olmadıkları ortaya çıkacaktır” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise, Türkiye’nin önerisi üzerine bu ay sonu Cenevre’de yapılacak 5+BM gayri resmi toplantısı öncesi görüş alışverişinde bulunmak için KKTC’de bulunduklarını ifade ederek, Cumhurbaşkanı Tatar başkanlığında heyetler ile beraber tüm unsurların ele alınacağını, müzakere öncesi ortak tutumlarının çerçevesini belirleyeceklerini söyledi. Mevlüt Çavuşoğlu, Cenevre’ye gitmeden önce son toplantının da Ankara’da yapılacağını ve oradan da Cenevre’ye birlikte hareket gidilmesini planladıklarını söyledi.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye Dışişleri Bakanı ve heyetini Bakanlıkta bir kez daha ağırlamaktan mutluluk duyduğu ifade ederek, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nicos Dendias’ın Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptıkları ortak basın toplantısındaki tavrı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Ertuğruloğlu, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na, Dendias’ın “saldırgan” tavrına yönelik sergilediği duruştan dolayı teşekkürlerini ileterek, şöyle konuştu:
“Misafir Yunan bakanın hadsiz, şımarık ve saldırgan tavrına yönelik Bakanımızın sergilediği ciddi tavır ve ortaya koyduğu haklı görüşten dolayı kendisini bir kez daha kutlamak ve kendisine teşekkür etmek istiyorum. Yunan bakanı abi Avrupa Birliği kartı ile anavatanımızı tehdit eden terbiye sınırlarını aşan söylem ve tavrı; bizlerin ay sonu Cenevre’de gerçekleşmesi öngörülen 5+BM toplantısında AB’nin niye masada olmaması yönündeki duruşumuzun ne kadar yerinde ve haklı olduğunun kanıtıdır. Görüldüğü üzere, AB konuya olumlu katkı koyabilecek, tarafsız ve objektif bir birlik değil, tam tersine mevcut üye yapısıyla soruna aleyhimize taraf bir birlik durumundadır, masada yeri yoktur.”
Cenevre’de yapılacak 5+BM gayri resmi Kıbrıs toplantısına ilişkin Ertuğruloğlu, Cenevre’deki toplantının tek bir gündemi olduğunu yineleyerek, bunun da tarafların ileride müzakere edebilecekleri ortak bir zeminin olup olmadığının ortaya çıkmasını sağlamak olduğunu söyledi.
“Bu ortak zemin de toplumlar arası değil, devletlerarası bir müzakere sürecinden başka bir şey değildir” diyen Ertuğruloğlu, “böyle bir zemin varsa başarı şansı olan, netice alınabilecek yeni bir müzakere süreci gündeme gelebilecek. Yoksa da bunun net ve samimi bir şekilde açıklanarak, geçmiş 53 yılı boşa harcadığımız gibi yeni 50, 100 yılların boşa harcanmasını engelleyecek ve sağlıklı yeni bir sürece geçilmesini sağlayacaktır” diye konuştu.
Ertuğruloğlu, “uluslararası camianın 1964’te başlayan Kıbrıs konusuna yanlış teşhis duruşundan vazgeçip vazgeçmeyeceğinin ortaya çıkacağı bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız” diyerek konuşmasına şöyle devam etti:
“Haksız yere Kıbrıs Türk halkına yönelik diskriminasyonun (ayrımcılık) devam edip etmeyeceğine uluslararası camianın karar vermesi gerekmektedir. Ya Kıbrıs konusunda yeni bir sayfa açma cesaretini, duruşunu sergileyecek ya da Kıbrıs Türk halkına yönelik haksız politikalarını devam ettirme kararlılığıyla devam edecekler ve o zaman Kıbrıs’ta anlaşma talebi ile karşımızda duran tarafların hiçbir şekilde anlaşma samimi olmadıkları ortaya çıkacaktır.
Eğer Kıbrıs’ta yasal bir Kıbrıs yaratılması düşünülüyorsa, önce Kıbrıs’ta iki ayrı Kıbrıs olduğu kabul edilmelidir. İki ayrı Kıbrıs varsa, yasal tek bir Kıbrıs gündeme gelebilir. Hayır, tek bir Kıbrıs vardır, onun da hükümeti de yasaldır, AB ve BM üyesidir noktasında devam edildiği sürece Kıbrıs’ta herhangi bir uzlaşı formülü kaç yıl müzakere edilirse edilsin hiçbir şansı olmadığının bir kez daha ortaya çıkması gereğini vurgulamak istiyorum.”
Ertuğruloğlu, “Kıbrıs Türkü, anavatan ile birlikte Doğu Akdeniz’de verilmekte olan ulusal davada başarıyı yakalama arzusu ile yoluna devam edecektir” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise konuşmasında, Bakan Ertuğruloğlu’na göstermiş olduğu misafirlik ve samimi dostluğundan dolayı teşekkür ederek, çalışma arkadaşlarıyla birlikte bir kez daha KKTC’ye çalışma ziyaretinde bulunmaktan dolayı büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin önerisi üzerine bu ay sonu Cenevre’de yapılacak 5+BM gayri resmi toplantısı öncesi görüş alışverişinde bulunmak için KKTC’de bulunduklarını ifade ederek, Cumhurbaşkanı Tatar başkanlığında heyetler ile beraber tüm bu unsurları ele alacaklarını, toplantı öncesi ortak tutumlarının çerçevesini belirleyeceklerini söyledi. Çavuşoğlu, “Cenevre’ye gitmeden önce son toplantıyı da hep beraber yine Ankara’da yapacağız. Oradan birlikte Cenevre’ye gitmeyi planlıyoruz” dedi.
Çavuşoğlu, geçmişte artık federasyon için müzakereye oturmayacaklarını söylemiş olduklarını hatırlatarak, “bu sözümüzün arkasındayız. Katı bir tutum ya da inat değil. 53 yıl federasyonu müzakere ettik ve bu 53 yılda Türkiye ve KKTC son derece yapıcı yaklaşım içinde oldu ve iyi niyet gösterdi ama Kıbrıs Türk halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemeyen Rum kesimi ve onun destekçisi Yunanistan tüm çözüm önerilerini ya referandumda ya da masada reddetti, masayı devirdi” dedi.
53 yıl boyunca devam eden ve olumsuz sonuçlar müzakerelerin sonucunda Rum kesiminin ödüllendirildiğini, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ise cezalandırıldığını söyleyen Çavuşoğlu, “bizim artık buna tahammülümüz yoktur” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı, Kıbrıs’ta egemen eşitlik temelinde iki devletli çözümü önerdiklerini, Cenevre’de 5+BM gayri resmi toplantısında görüşlerini açık yüreklilikle masaya koyacaklarını ifade ederek, toplantıya katılacak diğer tarafların da görüşlerini samimi bir şekilde ortaya koymasını beklediklerini söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu görüşleri dinledikten sonra, değerlendirmeler yapacaklarını ve ortak bir zemin varsa, yeni parametrelerde müzakereler başlar. Yok efendim, BM Güvenlik Konseyi kararları var, yok efendim parametreler var şu anda mevcut… Bu parametreler geçmişte de vardı. Bu kararlar geçmişte de vardır ama bir faydasını görmedik. Görmeyeceğimizden de eminiz o yüzden burada oluşacak bir anlayış çerçevesinde bu kararlar değişebilir.”
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, iki dışişleri bakanı olarak KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerini de gözden geçirdiklerini belirterek, iki bakanlık olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yurtdışındaki misyonları ve faaliyetlerini değerlendirdiklerini söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurtdışında görev yapan görevlileri ve misyonları aşı kapsamına dahil ettiklerine işaret ederek, KKTC misyonlarında çalışanları da bu kapsama aldıklarını söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, KKTC misyonlarının “daha faal hale gelmesi” için neler yapabileceklerini de ele aldıklarını belirterek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bazı bölgesel ve uluslararası örgütlerde farklı nitelikte statüleri var ve Türk Konseyi başta olmak üzere bazı diğer örgütlerin faaliyetlerine de katılması ve Türk Konseyi’nin özellikle gözlemci statüsü kriterleri belli olduktan sonra da bu statüye başvurmayı da bugün değerlendirdik ve bu konularda koordineli bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“KKTC’nin misyonunun olmadığı yerlerde de bizim bazı başkentlerde ya da uluslararası örgütler nezdindeki misyonlarımızda KKTC’li diplomatların görevlendirilmesi konusunu da değerlendirdik. KKTC Dışişleri Bakanlığı mensubu arkadaşlarımızın sayısı tabii ki bizim ki kadar geniş değil, o nedenle yeni arkadaşların istihdam edilmesi konusunda, kadro konusunda geçmişte olduğu gibi, yine ihtiyaç varsa biz de elimizden gelen desteği vereceğimizi bugün Tahsin beye söyledim.”
Çavuşoğlu: “Cenevre’deki toplantı gayrı resmi, yeni bir müzakere başlamıyor”
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cenevre’de 5+1 formatında yapılacak olan toplantının gayrı resmi olduğunu, yeni bir müzakerenin başlamadığını vurguladı.
Toplantıda müzakere için ortak bir zemin olup olmadığına bakılacağına işaret eden Çavuşoğlu, “Kesinlikle ve kesinlikle Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz. Bu söz konusu bile olamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Cumhurbaşkanlığı’nda ortak basın toplantısı düzenledi.
Ortak basın toplantısında konuşan Çavuşoğlu, ilk olarak Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a teşekkür ederek, kendisinin de, Bakan Yardımcısı ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte KKTC’de bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, yapılan görüşmeler hakkında Cumhurbaşkanı Tatar’ın bilgi verdiğini, Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan görüşmeler öncesinde ise Dışişleri Bakanlığı’nda Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve çalışma arkadaşlarıyla bir araya gelerek, birçok konuyu değerlendirme imkanı bulduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın da söylediği gibi bu ziyaretin ve toplantıların amacının gayri resmi 5+BM toplantısı öncesi hazırlıkları gözden geçirmek olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bu doğrultuda son derece yararlı toplantılar yaptıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bu yola çıktığı günden bu yana egemen eşitlik temelinde, adada iki devletin iş birliği yapacağı bir çözüm modelini savunduğuna işaret eden T.C. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Kıbrıs Türk halkı bu konuda kendisine tam destek verdi. Biz de T.C. olarak kuvvetle destekliyoruz. Elbette bu görüşe bir gecede varmadık. İki bölgeli iki toplumlu federal çözüm için Türk tarafı elinden gelen tüm çabayı iyi niyetle tüm platformlarda gösterdi. Bürgenstock’ta, Cenevre’de, Ada’da ve en son Crans Montana’da.”
Rum-Yunan ikilisinin çözüm istermiş gibi gözükürken, Kıbrıs Türkü’nün eşitliğini reddettiğini belirten Çavuşoğlu, her platformda da Kıbrıs Türkü’nün eşitliğini kabul etmeyeceklerini vurguladıklarını kaydetti ve “Ne iktidarı ne refahı paylaşmak isterler” dedi.
Crans Montana’dan bu yana bu anlamda son 4 yılda değişen bir şey olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Önümüzdeki süreçte müzakerelerde elbette süresi geçmiş ve artık Kıbrıs Türk Halkı’nın iradesini yansıtmayan BM Güvenlik Konseyi kararlarına işaret ederek, federasyon modelini tekrar dayatmak istediklerini görüyoruz. Bu kararlar Annan Planı’nda var mıydı? Vardı. Crans Montana’da var mıydı? Vardı. Bir faydası oldu mu? Hayır hiçbir faydası olmadı. Bir faydası olamayan ve olmayacak kararları ve artık statükoya bürünmüş parametleri dayatmanın bir anlamı var mı? Hayır yok. İmkansızı dayatmanın sebebi ne? Birisi bunu gerçekten bize ve Kıbrıs Türk Halkı’na, Türkiye ve KKTC’ye anlatması lazım. Anlatabilmesi lazım.”
Çavuşoğlu, sonuçta Kıbrıs müzakerelerine bir kere daha başlarken 2017 Cenevre’de bir günlük mini konferansta, Ocak’ta Cenevre’de, Temmuz’da Crans Montana’ya kadar tüm görüşmelerde ve Crans Montana’da Rum tarafının masayı devirmesi sebebiyle başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yaptıkları açıklamalarla tüm muhataplara artık federasyonu müzakere etmeyeceklerini söylediklerini vurguladı. Çavuşoğlu, o gün KKTC adına müzakereleri yürüten kişilerin de bunu en az kendileri kadar söylediğini belirtti.
“Biz artık federal çözüm için zaman kaybetmeyeceğimizi, yeni fikirlerin, yeni vizyonunun görüşülmesi gerektiğine inanıyoruz” diyen Çavuşoğlu, bunun için de Ada’daki gerçekler çerçevesinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir, tüm taraflar için de kazan-kazan getirecek bir çerçeve, bir vizyon ortaya koyduklarına vurgu yaptı.
“Sadece bunu istiyoruz demiyoruz, bir vizyonla biz önümüzdeki süreçteki toplantılara katılacağız” ifadelerini kullanan T.C. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bu vizyonun, Ada’daki iki devletin egemen eşitliği temelinde iş birliği yapması, iki tarafın eşit uluslararası statüye sahip olmaları ve birbirlerini karşılıklı tanımaları olduğunu kaydetti.
Çavuşoğlu, bu sağlandıktan sonra aynı adada yaşayan ve yaşayacak olan iki devletin, egemen eşitlikleri temelinde iş birliği yapabileceğini, fırsatları değerlendirebileceğini söyledi.
“Biz, gerçek, anlamlı, eşit ve sonuç getirecek yeni bir müzakere süreci başlatılmasını istiyoruz ve ancak bu çerçevede bir müzakere süreci başlamasının faydalı olabileceğini düşünüyoruz” diyen Çavuşoğlu, Cenevre’de 5+1 formatında yapılacak olan toplantının gayrı resmi olduğunu, yeni bir müzakerenin başlamadığını vurguladı.
Toplantıda müzakere için ortak bir zemin olup olmadığına bakılacağına işaret eden Çavuşoğlu, “Kesinlikle ve kesinlikle Crans Montana’da kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz. Bu söz konusu bile olamaz” dedi.
Çavuşoğlu, önümüzdeki süreçte sonuç ne olursa olsun, Türkiye olarak her zaman KKTC ve Kıbrıs Türk Halkı’nın yanında olacaklarını belirterek, “Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği ve refahı Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Halkı’nın güvenliği ve refahıdır. Bu anlayışla çalışmaya devam edeceğiz” vurgusu yaptı.
Çavuşoğlu son olarak, faydalı toplantılar gerçekleştirdiklerini belirterek, bu nedenle Cumhurbaşkanı Tatar’a teşekkür etti.
Teslimat, Amerika’nın en eski festivali Columbus’da
Kıbrıs Türk yapımı “Teslimat” adlı kısa film, ABD’nin en eski ve Kuzey Amerika’nın en uzun süredir aralıksız sürdürülen festivali “Columbus Uluslararası Film ve Animasyon Festivali”nin resmi seçkisine girdi.
Yönetmenliğini Doğuş Özokutan’ın üstlendiği “Teslimat”, bu yıl 17-18 Nisan tarihlerinde 69’uncusu düzenlenecek olan festivalin, uluslararası kısa film yarışmasındaki 16 finalist filmden biri olmayı başardı.
Çekimleri Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), post prodüksiyonu ise Kültür Dairesi’nin maddi katkılarıyla tamamlanan “Teslimat”, dünya prömiyerini yaptığı Kasım 2020’den bu yana, 10 uluslararası festivalin resmi seçkisine girdi ve İtalya’dan “İzleyici Ödülü” kazandı.
Bu festival gösterimi Teslimat’ın ABD’deki üçüncü, Ohio eyaletindeki ikinci gösterimi olacak. Teslimat, kısa süre önce Ohio eyaletindeki 45’inci Cleveland Uluslararası Film Festivali’nde de gösterilmişti.
Başrolünde İzel Seylani’nin yer aldığı “Teslimat”, mülteci dramına farklı bir bakış getiriyor. Film, kızının ameliyat masraflarını karşılamanın tek yolunun, bir grup mülteciyi buzluklu kamyonla taşımak olduğuna inanan bir şoförün hikayesini anlatıyor.