‘‘Kıtaların kavşağında yer alan Azerbaycan devleti, yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin bir araya geldiği, kültürel çeşitlilik ortamının oluştuğu, farklı milliyet ve dinlerden insanların barış, anlayış ve diyalog içinde yaşadığı bir yer olmuştur. Bunun başlıca nedeni, elverişli coğrafi koşulları, doğal kaynakları, bereketli ve yaşama müsait toprakları ve en önemlisi Azerbaycan halkının samimiyeti, misafirperverliği ve karşılıklı saygı ortamında yaşama isteğidir. Tüm bu değerler antik çağlardan günümüze kadar gelişerek çok kültürlülük dediğimiz ülkemizde farklı etnik kimliklere, kültürlere ve inançlara ait insanların bir arada yaşamasının mükemmel bir örneğini oluşturmuştur. Bu süreçte hiç kimsenin milli-manevi asimilasyonla karşılaşmamış olması, aksine din ve milliyet-etnik aidiyet gözetmeksizin herkesin mevcut kültürel zenginliklerden faydalanması Azerbaycan halkının kültürel zenginlikleri korumaya eğilim olmasının göstergesidir.
Kadim bir devlet geçmişine sahip Azerbaycan’da milli geleneklerin ayrılmaz bir parçası olan çok kültürlülüğün de aile yapısından kamu yönetimine kadar çeşitli alanları kapsayacak şekilde geliştiğini ve daha mükemmel bir şekil aldığını belirtmek gerekir.’’
Bu sözleri Bakü Uluslararası Çok kültürlülük Merkezi Projeler Bölüm Başkanı Abbas İsmayılov zengin tarihimizin farklı dönemlerinde ülkemizin birçok uluslararası kültür toplantılarına ev sahipliği yaptığını, kültürel ve dinsel çeşitliliğin korunması yönünde çaba harcadığını söyledi. İsmayılov bu nedenle, Azerbaycan’da dini ve manevi mirasa saygının, çeşitli manevi geleneklerin taşıyıcıları arasındaki diyaloğun teşvik edilmesinin her zaman istenen düzeyde olmasının ve evrensel ve ulusal değerlere özel dikkat gösterilmesi şaşırtıcı olmadığını dile getirdi. Onun sözlerine göre, bugün, devlet düzeyinde dini ve ulusal çeşitlilik teşvik edilmekte ve ülkenin çok kültürlülük gelenekleri ulusal bir gurur kaynağı olarak değerlendirilmektedir:
‘‘Evet, çok kültürlülüğün ve dinsel çeşitliliğe saygının bittiği yerde maalesef terörizm ve aşırılık gelişmeye başlıyor. Bu nedenle terörizm ve aşırılık, modern dünyaya yönelik en ciddi tehditlerden biri haline geldi. Terörün ne vatanı, ne de milleti asla belli değildir. Her an, her coğrafyada kendini gösterebilir. Dünya medyasına göre, şu anda dünyada 169 savaş ve çatışma yatağı var. Bu savaş ve çatışma yataklarında masum insanlar sadece dini, ulusal veya ırksal bağlılıkları nedeniyle öldürülüyor. Yaklaşık otuz yıldır Azerbaycan da tek uluslu devlet olan Ermenistan tarafından tehdit ediliyor. Dünya kamuoyunun çağrılarına uymayarak yaklaşık 28 sene boyunca Ermeniler topraklarımızı işgal altında tuttular. Yalnız Muzaffer Ali Baş Komutanımız İlham Aliyev’in etrafında kenetlenen halkımız din, dil, ırk, kültürel farklılığı gözetilmeksizin mücadele ettiler ve topraklarımızı işgalden kurtardılar. Ermeni toplumunun saldırganlığı ve uluslararası kamuoyunun olaylara sessiz kalması nedeniyle baş kaldıran II Karabağ Savaşı’ndan sonra biz işgalden kurtarılan bölgelerde yerle bir edilen kültürel ve manevi zenginliklerimizi gördük. Devletimiz ve milletimiz kuşkusuz Karabağ’ı cennete dönüştürecektir. Bunu bilyoruz ve şunu da iyi biliyoruz ki, kültürümüze ve manevi değerlerimize değen zararları asla unutmayacağız.’’
Abbas İsmayılov Azerbaycan’da şimdiye kadar farklı etnik ve dini kimliklerin arasında her hangi bir ciddi çatışmaya rastlanmasının asıl nedeninin devlet-din ilişkilerinin düzenlenmesi, milli-dini hoşgörünün, barışsever, insani değerlerin korunması ve geliştirilmesi, dini radikalizm ve hurafelerle mücadelede aydınlanmanın güçlendirilmesi olduğunu söyleyerek, bu hususların ülkede çok kültürlülüğün korunmasında büyük önem taşıdığını dile getirdi. Onun sözlerine göre, işte bu nedenlerden dolayı Azerbaycan’ın Ulusal Lideri Lider Haydar Aliyev, devlet-din ilişkilerinin ve çok kültürlülük politikasının düzenlenmesine özel önem vermiştir: ‘‘Ulu Önder’in bu alandaki politikasını başarıyla sürdüren Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, devlet-din ilişkilerinin düzenlenmesine de en üst düzeyde özen ve destek sağlamaktadır. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in izlediği kararlı politika sonucunda ülkemizde devlet-din ilişkilerinin gelişme dinamikleri her geçen gün artmakta ve şimdiden tüm dünyaya örnek teşkil edebilecek düzeye ulaşmıştır.
Bunun nedeni, ülkemizde milli ve manevi değerlerimizin tanıtımının ana yönünün eğitim olmasıdır. Çünkü radikalizm ve aşırıcılıkla mücadelede aydınlanmanın alternatifi yoktur. Milli ve manevi değerlerimizin ayrılmaz bir parçası olan İslami değerlerimizin korunmasında ve bu değerlerin gerçek özünün gençlere aktarılması için yürütülen aydınlanma çalışmalarında aydınlarımızın üzerine önemli görevler düşmektedir.’’
Check Also
Çamlıca Kulesi’nden İstanbul’a 360 Derece Kuş Bakışı
İstanbul’un simgeleri arasında yerini alan Çamlıca kulesi eşsiz manzarası ile 29 Ekim Cumhuriyet bayramı’na özel …