Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Kartal-2 operasyonunun yapıldığı Kuzey Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde terör örgütü tarafından kaçırılıp öldürülen 13 sivile tanrıdan rahmet, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı diledi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından yayımlanan taziye mesajında şu ifadelere yer verildi:
“Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından 10 Şubat tarihinde Kuzey Irak’taki Gara bölgesinde yuvalanan terör örgütü PKK unsurlarına karşı düzenlenen Pençe Kartal-2 Harekatı başarıyla tamamlanırken, söz konusu bölge kontrol altına alınmıştır. Bölgede yapılan aramalarda ise bir mağarada, hain terör örgütü tarafından daha önce kaçırılan 13 sivil kardeşimizin cesetlerine ulaşılmıştır. Bu vahşeti ve bunu gerçekleştiren hain terör örgütü ile destekçilerini lanetlerken, şahsım ve Kıbrıs Türk halkı adına 13 kardeşimize Tanrı’dan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı dilerim.”
Cumhurbaşkanı Tatar gazetecilerle video konferansa katıldı
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Gazeteciler Cemiyeti ile Diplomasi Muhabirleri Derneği ve Dış Basın Birliği’nin düzenlediği video konferanslara katılarak Türkiye’nin önde gelen gazetecileri ile sohbet toplantıları gerçekleştirdi ve sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta seçimleri kazanması ile farklı bir iradenin ortaya çıktığını, iki devletliliğin tartışılmaya başlandığını, Kıbrıs’ın gerçeklerine bakıldığında artık yeni bir durum ve anlayışın söz konusu olduğunu belirterek, Rum tarafının yıllardır sürdürdüğü uzlaşmaz tutumu nedeniyle artık federasyon temelinde bir anlaşma için gerekli zeminin ortadan kalktığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Tatar, “Gerçekten uzun yıllardan sonra, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın 50 yıllık çabasından sonra, ilk kez bu noktaya geldik. Bu çok önemlidir. Dünyada artık iki devletlilik tartışılıyor. Bizi ziyaret eden diplomatlar tezimizi dinliyor ve gerekli notları alıyorlar. Bize hak veriyorlar ancak bir uzlaşı için iki tarafın evet demesi gerektiğini söylüyorlar”.
Yıllarca devam eden müzakerelerden hiç bir sonuç alınamadığını, Türk tarafının Annan Planı’na evet dediğini, Rum tarafının hayır demesine rağmen tek taraflı olarak AB’ne alındığını ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Crans Montana’da da Türk tarafının her türlü iyi niyetine rağmen karşılık alamadığını ve müzakere masasının çöktüğünü vurguladı. “Rum tarafı Doğu Akdeniz’deki zenginlikleri bizimle paylaşmak istemiyor. Bizi Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama yapmak istiyorlar. Bizim federasyon anlayışımızla onların federasyon anlayışı çok farklıdır. Onların federasyon anlayışı, bizi azınlık statüsüne düşürmek ve zaman içerisinde Türkiye’nin garantörlüğünü ortadan kaldırmaktır”.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kıbrıs, eski Kıbrıs değildir; Doğu Akdeniz eski Doğu Akdeniz değildir. Şartlar değişmiştir. Bölgede, daha güçlü bir Türkiye vardır. Mavi Vatan kapsamında Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin hakları söz konusudur. Biz, egemen eşitlik temelinde yan yana yaşayan iki devlet modeline dayalı bir uzlaşı istiyoruz. Enerji kaynaklarının paylaşımında ve başka meselelerde iş birliği yapılabilir ama yan yana yaşamak bu işin esasıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs’ta iki halk olduğunu, İngiltere’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunda egemenliği iki halka devrettiğini belirterek, Kuzey’de demokratik bir düzenin kurulduğunu, nesillerin değiştiğini ve KKTC’nin tüm kurum ve kuruluşları ile güçlenerek yoluna devam ettiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’de birçok yatırımın olduğunu, pandeminin sona ermesi ile turizm, yüksek öğretim ve inşaat alanlarında daha fazla yatırımın olacağına inandığını belirterek, alt yapı dönüşümlerinin tamamlayıp üst yapıyı daha üretken bir hale getirileceğini, böylece ülkeye daha fazla turist ve öğrenci çekilebileceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bütün bunların yapılıyor olması bizlere umut veriyor. Bizim isteğimiz, buranın refahının artırılması, ekonominin güçlendirilmesi, gençlerimize daha fazla istihdam olanaklarının sağlanması, güven içerisinde daha güzel ve kaliteli bir yaşama sahip olmaktır. Samimiyetle söylüyorum sıkıntıları aşmak için burada muazzam bir enerji var. Önümüzde sıkıntılı ve uzun bir süreç olabilir. Bize yakışan onurlu bir siyaseti savunmaktır”.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye’nin her konuda Kıbrıslı Türklere destek olmaya devam ettiğini ve KKTC’deki yeni irade ile ilişkilerin daha da pekiştiğini belirterek, Kıbrıs konusunun Türkiye için bir milli dava olduğunu, Türk ulusunun yüreğinin Kıbrıslı Türklerle birlikte attığına inandığını, Türkiye’nin sağladığı güvenlik ve destek ile bugünlere gelindiğinin altını çizdi.
“Vefa ve gerçek birlikte hareket etmeyi gerektirir. Evet, biz mücadele ettik, ayakta durmayı ve varlığımızı sürdürmeyi başarabildik. Türkiye de aynı şekilde birçok fedakarlıklar yaptı. Türkiye bizim garantör ülkemizdir ve Anavatanımızdır. Bölgenin en güçlü ve lider ülkesidir. Türkiye’nin pozisyonu ve ne söylediği önemlidir. Hamdolsun ki Türkiye’nin desteği arkamızdadır ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında yaptığı açıklamasında da Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere olan desteği bir kez daha ortaya konmuştur”.
Aşı konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıslı Türklerin en zor gününde Türkiye’nin her zamanki gibi yanında olduğunu, kendi payından ayırarak KKTC’ne aşı gönderdiğini, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın ziyaretinde Nisan ayına kadar aşıların tamamlanacağı güvencesini verdiğini ve buna bağlı olarak Kıbrıslı Türklerin de önünü görebildiğini ifade etti.
Maraş’ın temizleme, asfaltlama ve altyapı çalışmalarının devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Maraş’ın ekonomiye ve turizme kazandırılacağını belirterek, yasal sahiplerine iade konusunda da çalışmaların devam ettiğini ifade etti. Yıllardır kapalı kalan Maraş’ın sivil bir yapıya kavuşması içinde yasal çalışmaların da devam ettiğini ifade ederek, Maraş konusunda atılan adımın ezberleri bozduğunu ve bölgenin insanlığa kazandırıldığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tatar: “Limasol Şehitlerimizi, unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Mücadele tarihimizde ‘İkinci Plevne Savunması’ olarak yer alan Limasol Direnişi’nde toprağa düşen şehitlerimizi, unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Limasol Direnişi’nin yıl dönümü nedeniyle mesaj yayımlayarak şehitleri saygı, şükran ve minnetle andı.
Akritas Planı doğrultusunda Kıbrıs Türk halkını yok edip, adayı Yunanistan’la birleştirmeyi hedefleyen Rum-Yunan zihniyetinin değişmediğini ve halen devam ettiğini kaydeden Tatar, mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ gören bu zihniyete göre halkımızın siyasi eşitliği, egemenliği yoktur. Bu zihniyete göre halkımız azınlık haklarına razı olmalı, Türkiye’nin garantörlüğü kalkmalı, Türk askeri Kıbrıs’tan uzaklaştırılmalıdır. Bunları geçmişte reddettik, şimdi de reddediyoruz. Kıbrıs’ta Türk varlığı olduğu sürece de Rum-Yunan ikilisinin bu hayallerinin gerçekleşmesinin imkanı da yoktur. Kıbrıs ikinci bir Girit asla olmayacaktır.
Kıbrıs sorununa çözüm bulabilmek amacıyla uzun yıllardan beri sürdürülen müzakere süreçleri de Rum-Yunan ikilisin uzlaşmaz ve olumsuz tutumları nedeniyle bir sonuca ulaşamamıştır. Müzakere sürecinin başladığı günden bu yana Rum-Yunan ikilisi adil ve kalıcı bir anlaşmayı reddederken, halkımızın siyasi eşitliğini, egemenliğini ve tüm meşru haklarını da yok saymaktadır. Rum tarafının bu hakimiyetçi tutumu da asla kabul edilemez.
Uzun yıllardan beri gündemde bulunan federasyona dayalı çözüm modelinin, Annan Planı referandumu, Mont Pelerin ve Crans Montana görüşmelerinde çöktüğü ve bunun mümkün olmadığı gözler önüne serilmiş, Türk tarafının haklılığı bir kez daha görülmüştür. Bu gelişmeler sonrasında egemen iki eşit devlete dayalı çözüm modeli tarafımızdan gündeme getirilirken, Türkiye de bu görüşümüze destek vermiş, halkımız da bunu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde onaylamıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘federasyon bitmiştir, tek çözüm yolu iki ayrı devlettir’ açıklaması da dünyaya önemli bir mesaj olurken, bizlere de büyük bir güç vermiştir. Bu yolda halkımızdan ve Türkiye’den aldığımız güç ve destekle kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.
Egemen iki ayrı devlete dayalı çözüm modeli için uğraşımız devam edecek ve bu yoldan geri adım atmayacağız. Temennimiz, Rum-Yunan ikilisinin tahriklerine ve gerginlik yaratma çabalarına son vermesi ve diyalog çağrılarımıza olumlu yanıt vermesidir. Çünkü, Kıbrıs ve bölge için en gerçekçi ve kalıcı çözüm şekli egemen iki ayrı devlete dayalı çözüm modelidir ve bu görüşümüz de uluslararası alanda da destek görmeye başlamıştır.”
Cumhurbaşkanı Tatar, Covid-19 pandemisi nedeniyle alınan tedbirler neticesinde Limasol Direnişi ve Şehitlerini anma töreninin iptal edildiğini hatırlatarak “Aziz şehitlerimizin yüreklerimizde yaşadığını belirtmek isterim. Limasol Direnişi’ni ve aziz şehitlerimizi bugün bir kez daha anarken, destansı bir direnişle kan ve can pahasına ulaştığımız bu noktadan geriye dönüş yoktur. Devletimizden, özgürlüğümüzden, egemenliğimizden vazgeçmeyeceğiz. Halkımızın ve yetişen yeni nesillerimizin geleceğini tehlikeye atmayacağız, Türkiye’nin garantörlüğünden ve Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz. Aziz şehitlerimiz, rahat uyuyunuz, emanetinizi asla çiğnetmeyeceğiz, sonsuza dek koruyacağız” ifadelerine yer verdi.
Sennaroğlu’ndan başsağlığı mesajı
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, Türkiye’de PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilen hain saldırıda yaşamını yitiren 13 şehit için başsağlığı mesajı yayımladı.
Sennaroğlu, mesajında şunları kaydetti:
“Kuzey Irak’ın Gara bölgesinde terör örgütü PKK tarafından şehit edilen 13 sivil ve savunmasız kişinin katledilmesini kınıyor, bu kanlı eyleme karışan ve sevk eden herkesin en kısa zamanda adalet önüne çıkarılmalarını diliyorum. Bölgedeki operasyonlarda şehit düşen Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile acımasızca katledilen 13 sivil kardeşlerimize Allah’tan rahmet, tüm Türk milletine de metanet ve başsağlığı diliyorum.”
Cengiz Ratip’in şehit edilişinin 57. yılı
Şehit Milletvekili Cengiz Ratip’in, Cumhuriyet Meclisi’nde adının verildiği kütüphanede her yıl düzenlenen anma töreni bu yıl, koronavirüs (Kovid-19) salgını önlemleri nedeniyle yapılamadı.
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, yayımladığı anma mesajında, Cengiz Ratip’i ölümünün 57’inci ölüm yıldönümünde sevgi, saygı ve minnetle andığını belirtti.
Cumhuriyet Meclisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Sennaroğlu mesajında, her yıl Cumhuriyet Meclisi’nde ailesi ve sevenleri bir araya gelerek Cengiz Ratip’in anıldığını ancak bu yıl salgın nedeniyle anma töreninin yapılamadığını ifade etti.
Sennaroğlu, mesajında, “Ancak kendisi her zaman olduğu gibi aziz hatırasıyla gönüllerimizdeki yerini korumaktadır. Türk Cemaat Meclisi üyesiyken 14 Şubat 1964’te şehit edilen, naaşı maalesef halen bulunamamış olan Cengiz Ratip, yardımseverliği, dürüstlüğü ve Türk-Rum ayırt etmeksizin herkesin imdadına koşan biri olarak halkını en iyi şekilde temsil etmiş bir kişiydi” dedi.
Sennaroğlu, Ratip’in naaşının nerede olduğunu bilen kişileri Kayıp Şahıslar Komitesi’ne bilgi vermeye de çağırarak söyle konuştu:
“Ölüm yıldönümü vesilesiyle Ratip’in naaşının nerede olduğunu bilenleri Kayıp Şahıslar Komitesi’ne bilgi vermeye insaniyet adına davet ediyor ve tüm kayıplarımızın bulunması için canla başla çalışan Kayıp Şahıslar Komitesi’ne de çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Bir milletvekilinin dahi can güvenliğinin sağlanamadığı ve naaşının halen bulunamadığı çok zor günlerden geçilerek bugünlere geldiğimizi hatırlatmak isterim. Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliğini riske atacak, varlık ve kimliğini koruyamayacak hiçbir çözümün halkımızın onayını almayacağını bu vesileyle vurgulamak isterim. Şehit milletvekili Cengiz Ratip’e Allah’tan rahmet, ailesine ve halkımıza da başsağlığı dilerken, tüm şehit ve gazilerimize de minnet ve şükranlarımı sunarım.”
1931 Karaağaç doğumlu olan ve 1961’de Türk Cemaat Meclisi üyesi seçilen Ratip, 1964’te, Erenköy’deki mücahitlerin, esir düşen komutanlarını kurtarmak amacıyla rehin aldıkları iki otobüs sivil Rumun serbest bırakılmasına aracılık etmiş ve ancak iki gün sonra Rumların Türk evlerini yıktığı haberi üzerine gittiği Poli çarşısında, diğer bir varoluş mücadelesi kahramanı öğretmen Turgut Sıtkı’yla birlikte vurularak katledilmişti. Ratip ile Turgut’un cenazeleri o günden beri kayıp.
Başbakan Saner, Türkiye’de şehit edilen 13 kişi için taziye mesajı yayımladı
Başbakan Ersan Saner, Kuzey Irak’ta Gara bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) tarafından yürütülen Pençe Kartal-2 operasyonu sırasında şehit olan 13 sivil için taziye mesajı yayımladı.
Başbakan Saner, şehitlere Allah’tan rahmet, Türkiye’ye başsağlığı dileyerek, tüm ülkelerin terörizmi bir an önce ortadan kaldırmak için koşulsuz işbirliği yapması gerektiğini söyledi.
Başbakan Ersan Saner tarafından yayımlanan taziye mesajında şu ifadelere yer verildi:
“Anavatan Türkiye’nin Kuzey Irak’ta teröristlere karşı gerçekleştirdiği Kartal-Pençe-2 Harekatının başarı ile sonuçlanması bizleri memnun etmiştir. Ne var ki terör örgütü yine kalleşliğini göstermiş ve 13 sivil kardeşimizi topluca şehit etmiştir. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, Anavatan Türkiye’ye başsağlığı dileriz. Terörizm tüm insanlığın baş belasıdır ve tüm ülkeler terörizmi bir an önce ortadan kaldırmak için koşulsuz işbirliği yapmalıdır.”
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu başsağlığı mesajı yayınladı
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Gara bölgesinde PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilen hain saldırıda yaşamını yitiren 13 şehit için başsağlığı mesajı yayımladı.
Ertuğruloğlu, mesajında; “Gara’da hain PKK terör örgütü tarafından kalleşçe şehit edilen 13 kardeşimize ve Pençe Kartal Harekatı’nda şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağolsun…” dedi.
Kalın: “Kıbrıs’ta artık iki devletli çözümü konuşmamız lazım”
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kıbrıs’ta artık iki devletli çözümün konuşulması gerektiğini vurguladı.
AA’nın haberine göre, Kalın, TRT Haber canlı yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ziyarette bulunup, Rum lider ile oturup Türk askeri varlığını “işgal” olarak tanımlamasının bu sürece hiçbir şekilde katkısı olmadığını ve tahrikkar bir açıklama olduğunu belirten Kalın, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanımızın açıklaması üzerine dün öğleden sonra bir açıklama daha yaptı. Orada tonunu biraz daha düşürdüğünü yani Türkiye ile Doğu Akdeniz ve diğer konularda ikili olarak birlikte çalışmak durumunda olduklarını, bu meseleleri çözmemiz gerektiğine dair mesajlar da verdi. Umarım bu yapıcı ton devam eder ve istikşafi görüşmelerin 62’nci turu mutabık kaldığımız üzere Atina’da devam eder. Henüz kesinleşmiş bir tarihi yok ama umarım mart ayı içerisinde bir tarihte bu görüşme gerçekleşir.”
Kalın, Türk askerinin adada “işgalci” olmadığını, bu ifadeyi hep reddettiklerini vurgulayarak, Türk askerinin Kıbrıs’ta barış ve istikrarın garantörü olarak bulunduğunun altını çizdi. 1974 ve öncesinde yaşananları herkesin bildiğini ifade eden Kalın, “Biz orada herhalde adadaki Türk kardeşlerimizin geleceğini Rum tarafının insafına bırakacak değildik. Yani Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapılmasının sebebi de oydu. Yani biz bir etkiye tepki verdik orada ve o günden beri de garantör olarak oradayız. Evet, orada olmaya da devam edeceğiz tabii ki. Adadaki bu denge devam ettiği müddetçe orada olmaya da devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs meselesine yönelik “İki devletli çözümden başka çıkış kalmadı” sözlerinin sorulması üzerine Kalın, “Bunu aslında bir müddettir konuşuyoruz. Biz bunu Avrupalı, Amerikalı muhataplarımız ve diğer uluslararası aktörlerle, BM yetkilileriyle de bir müddettir konuşuyoruz. Aslında bizim temel tezimiz şu; 40 küsur yıldır devam eden müzakereler sonuç vermedi ve 1974’ten beri diyelim müzakereler daha sonra başladı, 40 yıla yakındır iki toplumlu, iki kesimli bir federal yapı, devlet kurulsun modeli üzerinde konuşuldu, bunun detayları konuşuldu.” dedi.
Kalın, bunun Annan Planı ve Crans Montana’da da ele alındığını dile getirerek, “Artık iki devletli çözümü konuşmamız lazım. Çünkü öbür bütün opsiyonlar denendi, bütün alternatifler tüketildi. Aynı şeyi tekrar etmenin bir anlamı yok.” diye konuştu.
Temel meselenin Rum tarafının, Türk kesiminin siyasi eşitliğini kabul etmemesi olduğunu vurgulayan Kalın, “40 yıldır meseleyi tıkayan konu bu. Eşit görmüyor kendisini, üstün görüyor.” görüşünü paylaştı.
Altun: “Kıbrıs’ta iki devletli çözüm için tüm gayretimizle çalışacağız”
T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Tüm imkanlarımızla Kıbrıs’taki kardeşlerimizin yanındayız. Kıbrıs’ta iki devletli çözüm için tüm gayretimizle çalışacağız.” ifadelerini kullandı.
Altun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığındaki heyetle KKTC’ye gerçekleştirdikleri ziyaretin, verimli istişarelere ve önemli ortaklık kararlarının alınmasına vesile olduğunu belirtti.
Kıbrıs Türklerinin hak ve hukukunu tüm uluslararası platformlarda savunacaklarını vurgulayan Altun, şunları kaydetti:
“Bununla birlikte Kuzey Kıbrıs’ın eğitim, sağlık ve ulaşım altyapısını güçlendirerek Kıbrıs Türklerinin daha müreffeh bir hayat sürmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Tüm imkanlarımızla Kıbrıs’taki kardeşlerimizin yanındayız. Ayrımız gayrımız yok, bir ve beraberiz. Bu vesileyle KKTC ile imzaladığımız anlaşmaların hayırlı olmasını diliyorum. Kıbrıs’ta iki devletli çözüm için tüm gayretimizle çalışacağız.”
Aksoy: “Yunan-Rum ikilisinin, olumlu gündemi engelleme çalışmaları ve başkalarından medet umarak siyaset yapmaları, bölgemizde barış ve istikrarı tehdit etmektedir”
T.C. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Yunan-Rum ikilisinin, Avrupa Birliği’nin (AB) aday ülke Türkiye ile oluşturmaya çalıştığı olumlu gündemi engellemeye çalışmaları ve başkalarından medet umarak siyaset yapmasının bölgedeki barış ve istikrarı tehdit ettiğini bildirdi.
Sözcü Aksoy Yunanistan, Mısır, Fransa, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi dışişleri bakanlarının katılımıyla Yunanistan’ın başkenti Atina’da düzenlenen “Dostluk Forumu (Philia Forum)” hakkındaki soruya yazılı yanıt verdi.
Bölgesinde kilit ülke konumundaki Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin içinde olmadığı hiçbir forumun, bölgedeki sınamalar bakımından etkin, başarılı bir iş birliği ve dostluk mekanizması oluşturmasının mümkün olmadığının altını çizen Aksoy şu ifadeleri kullandı:
“Hiçbir ülkeyi hedef almadığı öne sürülen bu forumun sonunda yapılan basın toplantısında, Yunanistan Dışişleri Bakanı (Nikos Dendias) tarafından Türkiye’ye yöneltilen mesnetsiz itham ve iftiralar, aslında bu girişimin söylendiği gibi ‘dostluk’ üzerine değil Türkiye’ye yönelik husumet üzerine inşa edilmeye çalışılan bir ittifak teşebbüsü olduğunu göstermektedir.
Türkiye’nin bölgedeki insani ve hakkaniyete dayalı politikalarını eleştirmek, kendi maksimalist talepleri ve dar çıkar hesapları uğruna darbecilere kucak açarak Libya’nın istikrarsızlığa sürüklenmesine yol açanların, Suriye ve Irak’ı bölebilecek bir terör koridoru oluşturmaya çalışanların ve Azerbaycan topraklarının işgaline yıllardır sessiz kalanların haddi değildir.”
Türkiye’nin uluslararası bir konferans önerisiyle Doğu Akdeniz’de samimi ve kapsayıcı bir iş birliği tesis edilmeye çalışıldığı bir dönemde, Türkiye’ye karşı sürdürülen bu tavrın hasmane olduğuna dikkati çeken Aksoy, “AB’nin Akdeniz için Birlik çabalarını da baltalamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Aksoy, “Yunan-Rum ikilisinin, AB’nin aday ülke Türkiye ile oluşturmaya çalıştığı olumlu gündemi engellemeye çalışmaları ve başkalarından medet umarak siyaset yapmaları, bölgemizde barış ve istikrarı tehdit etmektedir. Bu ikiliyi aklıselime, foruma katılan diğer ülkeleri de başkalarının oyunlarına kurban olmamaya davet ediyoruz.” ifadesini kullandı.
Atina’da düzenlenen forumun ardından yayımlanan ortak bildiride, enerji, inovasyon, dijital ekonomi, sivil koruma ve insandan insana temaslar gibi alanlarda ortak eylem ve girişimleri teşvik etmeye hazır olunduğu belirtilmişti.
Orta Doğu barış süreci, Kıbrıs sorunu, Suriye, Libya, Yemen ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler dahil olmak üzere başlıca uluslararası ve bölgesel konularda da görüş alışverişinde bulunulduğu aktarılan açıklamada, farklılıkların barışçıl çözümünün önemi savunulmuştu.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, ev sahibi sıfatıyla forumda yaptığı konuşmada, Atina’nın, Doğu Akdeniz, Körfez, Balkanlar ve diğer Avrupa ülkeleri arasında bir köprü olmayı hedeflediğini savunarak bu inisiyatifin “bir savunma birliği” olmadığını öne sürmüştü.
Birleşik Krallık’ta “Kıbrıs’ın geleceği” tartışılacak
Birleşik Krallık’ta düzenlenecek seminerle “Kıbrıs’ın Geleceği” tartışılacak.
İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi (CTCA) ve Britanya Kıbrıslı Türkler Derneği (BTCA) tarafından düzenlenecek çevrimiçi seminer, London School of Economics Türk Düşünce Kuruluşu Circle Foundation iş birliğinde ve Birleşik Krallık eski bakanlarından Brooks Newmark ev sahipliğinde 24 Şubat Çarşamba akşamı gerçekleştirilecek.
Siyasiler, hukukçular ve akademisyenlerin yanı sıra, çeşitli konuşmacıların yer alacağı seminerde, Birleşik Krallık Milletvekili Sir Iain Duncan Smith, Demokratik Birlik Partisi Avam Kamarası Lideri ve BK Milletvekili Sir Jeffrey Donaldson, İngiltere Kraliyet Yüksek Baro Avukatı ve Cyprus Mail yazarı Alper Ali Rıza, Cumhurbaşkanlığı Müzakere Ekibi Hukuk Danışmanı ve Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu ile 1963’te “Kıbrıs Cumhuriyeti” Yüksek Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın asistanı olan Dr. Christian Heinze konuşma yapacak.
“Zoom” üzerinden gerçekleştirilecek etkinlikte, “yaklaşmakta olan Kıbrıs toplantıları, çözüm olasılıkları, 5+1 konferansı” konuşulacak ve seyircilerin sorularına yanıt verilecek.
Etkinlikler, “Birleşmiş Milletler müzakerelerinde ve ötesinde ne olabileceğine dair sahici ve özgür bir tartışma yaratmak ve çok uzun zamandır uluslararası ölçekte görmezden gelinen bir toplum olan Kıbrıslı Türklere söz hakkı vermek için” düzenliyor. Bu çerçevede 24 Mart’ta bir seminer daha düzenlenecek.
Etkinlik detayları şöyle:
“Online Seminer: Kıbrıs’ı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor? İki Devlet mi? Federalizm mi? KKTC’nin tanınması mümkün mü?’ Tarih ve saat: 24 Şubat 2021, Çarşamba saat 19:00 (GMT)
Yer: Zoom, https://zoom.us/webinar/register/WN_dqYM5rLZRXGwo_SxFu7PDw.”
Konuşmacılar ve özgeçmişleri ise şöyle:
“Sir Iain Duncan Smith – Birleşik Krallık Milletvekili
Muhafazakâr Parti’nin ve muhalefetin geçmiş liderlerinden Sir Iain Duncan Smith, Türk seçmenin yoğun yaşadığı bölgelerden olan Chingford & Woodford Green’in 1992’den beri milletvekili.
Sir Jeffrey Donaldson – Demokratik Birlik Partisi Avam Kamarası Lideri, Birleşik Krallık Milletvekili & Türkiye ‘Partiler Üstü Parlamento Grubu’ (APPG) Başkanı
Ulster Birlik Partisi’ndeyken (UUP), parti lideri David Trimble’a Kuzey İrlanda barış sürecinde yaptığı muhalefetle biliniyor. Kuzey İrlanda’nın en uzun süredir görevde olan milletvekilidir. Aralık 2019’dan beri Avam Kamarası’nda Demokratik Birlik Partisi (DUP) lideri.
Alper Ali Rıza – İngiltere Kraliyet Yüksek Baro Avukatı ve Cyprus Mail yazarı
1980’den beri birçok davada yer almıştır. Cyprus Mail’de düzenli olarak yazmaktadır, akıcı Yunanca ve Türkçe konuşmaktadır.
Oğuzhan Hasipoğlu – KKTC Cumhurbaşkanlığı Müzakere Ekibi Hukuk Danışmanı, KKTC Milletvekili
Kıbrıs Müzakere sürecinde şu görevlerde bulundu: Annan Planı Müzakere sürecinde Deniz Hukuku Teknik Komite üyesi (2004), altı başlıktan sorumlu Müzakere Heyeti Üyesi ve Hukuk Danışmanı (2010 – 2015), Kıbrıs Müzakereleri Mülkiyet Komitesi Üyesi (2015). 2017’de ise İsviçre’de gerçekleşen Kıbrıs müzakerelerinde UBP temsilcisi olarak yer aldı. Slovakya Büyükelçiliği himayelerinde düzenlenen, Kıbrıs Türk ve Rum siyasi partilerinin aylık toplantılarına UBP Dış İlişkiler üyesi olarak katıldı. Cumhuriyet Meclisi Sayıştay Komitesi ve Avrupa Birliği Uyum Yasa Tasarılarını görüşmek üzere oluşturulan Geçici ve Özel Komite’de üye olarak bulundu. Ayrıca Mecliste Hukuk, Siyasi İşler ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanlığını yürüttü.
Dr. Christian Heinze – “Kıbrıs Cumhuriyeti” Yüksek Anayasa Mahkemesi Başkanı Asistanı (1963)
İçtihat Bilimi, Hukuk Doktoru. Anayasa Hukuku ve Ekonomi ve Kamu Hizmetleri İdari Hukuku alanlarında 1966’dan beri avukatlık yapmaktadır. Hukuki ve siyasi konularda yazılar yazan Prof. Heinze, Avusturya’da emekli oldu. Geçici görevler: 1963 Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Alman Büyükelçiliği.”