GKRY, tek taraflı adımlarıyla Doğu Akdeniz’de tansiyonun artmasına neden oluyor. Türkiye ise kirli pazarlıkları engellemek ve KKTC halkının haklarını korumak için çaba gösteriyor.
3 buçuk trilyon metreküp doğalgaz rezervi, 1 milyar 700 milyon varil petrol kaynağı, kapalı kapılar ardında yürütülen kirli pazarlıklar… Doğu Akdeniz’de gerilim her geçen gün artıyor.
Sıkıntılı sürecin baş aktörü Güney Kıbrıs Rum Yönetimi. GKRY, ABD, Yunanistan, Mısır, İsrail, İtalya ve Fransa’nın da aralarında olduğu ülkelerle görüşmeler yapıyor. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise bu görüşmelerin dışında bırakılıyor.
Türkiye’nin ise tavrı net, her fırsatta KKTC’nin haklarını savunacağını belirterek adanın iki halkının da eşit hakka sahip olması gerektiğini vurguluyor. GKRY ise her geçen gün tek taraflı adımlara bir yenisini ekliyor, tansiyonun daha da yükselmesine neden oluyor. Bunun son örneği ise ABD’li Noble Enerji Şirketi ile yapılan anlaşma.
Rumların amacı anlaşma ile 18 yılda 9 milyar dolar gelir elde etmek. Türkiye ise, Kıbrıs Türkünü dışlayan anlaşmaları sonuçsuz bırakmakta kararlı. Son 2 yılda 4 araştırma gemisinin faaliyetleri Türkiye’nin çabaları sayesinde engellendi.
Türkiye, Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için verdiği mücadelenin yanı sıra bölgedeki enerji faaliyetlerini de sıklaştırdı.
Fatih sondaj gemisi, kendi kıta sahanlığı içerisinde, Antalya açıklarında sondajlar gerçekleştiriyor. Yavuz sondaj gemisinin ise gelecek ay sondaja başlaması bekleniyor. Barbaros Hayrettin Paşa gemisi ise adanın güneyinde doğalgaz arıyor. Sismik araştırmalar, KKTC’nin verdiği ruhsatlarla yapılıyor. Araştırma faaliyetlerine, olası bir tacizi engellemek için savaş gemileri de eşlik ediyor.
Bölgede tansiyonun düşmesi için yapılması gereken tek şey masaya oturmak. Enerji şirketleri ve söz konusu ülkeler, Türkiye ve KKTC ile de masaya oturmalı ve adil bir anlaşma yapmalı.