Bir zamanlar Türk filimlerinin gözde mekanı KAO otel, zamanın koşullarına uymuş bu günün konseptinde turizme hizmet etmeye devam ediyor.
Dünden bu güne anı biriktiren otel, Blue Piyer
Bir zamanlar Türk filimlerinin gözde mekanı KAO otel zamanın koşullarına uymuş, biriktirdiği anıları ile bu günün konseptinde turizme hizmet etmeye devam ediyor.
Eğitimci turizm yazarı, İkramettin Karaman, sezonun ilk otel yaşamını sizler için gezdi yaşadı ve yazdı.
Kocaeli/Karamürsel/ İkramettin Karaman
Kapalı bir havada arabamla yola çıktım Karamürsel’i geçerken yağmur başladı Blue Piyer -mavi iskele Oteli Karamürsel’in hemen çıkışında 7 kilometre ileride sağda yol üzerinde denizin hemen dibinde mavi Bayraklı bir otel.
Eski adı Blue Marin ( KAO) yeni adıyla Blue Pier olmuş ama sahipleri aynı. Bizi Resepsiyonda Adnan Bey karşıladı Güler yüzüyle yazık ki biraz geç gelmişim Otel sahibi Beyhan hanım erken ayrılmış otelden. Neyse telefonlaştık. iki saat sonra gelebileceğini henüz evde olduğunu söyledi .Bu gece misafirimiz olun Yarın kahvaltıda görüşmek dileğiyle dedi. Yalnızım şu an, etrafı geziyorum Daha küçük bir otel sanırken girişiyle düzgün düzenli otoparkı olan tatil yörelerine has turistik bir otele girdim arabamla Resepsiyonda Adnan Bey hemen bir oda ayırttı. görevli bir genç çantamı aldı peşinden birinci kata çıktık ,odam 605 no.lu oda denize bakıyor koridorlar loş Işıklı. Odanın otom. kartlartı bozuk,açılmıyor bir türlü. Bellboy koşarak yenisini aldı geldi tüm nezaketiyle .705 nolu Başka bir odaya daha geniş peyzajı olan başka bir odaya beni taşımak istediğini söyledi.Mor Işıklı koridordan geçerek odama yerleştim koridorlar ıssız bir his veriyor insana .
Odamdaki açık balkon kapısından uzakta görünen Osmangazi köprüsünü temaşa ederken, manzarasıyla sanki İstanbul boğazında biriyle denizi seyrediyorum. Burası Otel hizmeti dışında düğün nişan kına gecesi gibi her ailevi organizasyona uygun bir konumda .Havuz geniş bir alanı kaplarken havuza bitişik deniz sanki suyunda havuza dökmüş gibi. Batan kızıl Güneşi, otelin her odasından panoramik bahçesinden kafeterya ve havuz başından doyumsuz bir lezzetle izlemek mümkün. Blue Pier de Gök Cömert Deniz Cömert. Bugün havanın kapalı olması fotoğraf kalitesi açısından pek iyi olmadı hava çok ağır değil ama bir açıp bir kapanan Sinema Perdesi gibi Sanki bulutlar çok koyu değilse de romantizmi artıracak nitelikte gri beyaz ve tonlarda seyrediyor. İki Bulut kümesi birbirinden biraz ayrılınca araya hemen uzun menzilli bir güneş hüzmesi doluyor ki gri- sarı renkler otelin manzarasına ilave renk atıyor sanki yağmur yok. Güneş son demlerini sunmakta Henüz hava kararmadı. Günün bu anını çok severim nedense tüm günün yorgunluğu gitmiş, alacak- verecek kalmamış ve keyif vakti gelmek üzere gibi gelir nedense bana. Beyhan hanım Saat sekize doğru gelebileceğini söyledi tanışmak için sabırsızlanıyorum kız kardeşinin yani Reyhan Hanımın resimle ilgilenmiş olması ise oldukça merak ettiğim bir konu benim için. Bakalım belki Otel için sanatsal önerilerim de olabilir.
Dört yıldızlı otele yeni konsepti ve nefis bir akşam yemeği, keyfimizi taçlandırıyor. Denizin Ufuktaki ince çizgisine dalarak yerken şerefe diye biramı yudumlamak ve ciğerlere biraz da iyot çekmek iyi geldi.
Bir an kimse yok yalnızım hissi geldi bana . Bahçedeki bar Amerikan ın ışıltısı beni bahçeyi gezmeye yöneltince kafeden aşağı indim. Oradan bakınca akşam karanlığında Otel bir meşum, daha bir anıtsal göründü kamerama .oldukça geç saatte Beyhan hanım da göründü kafede gelmesini bekledim . Az sonra gelen Beyhan Hanım’la hemen kaynaştık. Ne çok ortak tanıdık ve yanımız varmış meğer.
Daha önce maaş aldığımız iş Bankası’nda müdür olarak çalışmış ve emekli olunca da Baba yadigarı bu otele yatırmış tüm geleceğini. İnşaat, restorasyon, dekorasyon derken ortaya sevimli ışıltılı sakin huzurlu abartısız ,denizin hemen dibinde Osmangazi köprüsüne çok yakın bir gözü İstanbul’a bir gözü İzmit’e bakan, kibar zarif mütevazi bir otel oluvermiş. Kendimi Yalı Kavak’ta hissettim birden kadın eliyle değdiği her köşesinden öyle belliydi ki tüm otellere kadın eli gözü deysin isterim.
Önce terastan ışıltılı bahçe ve deniz ikilisinin fotoğrafladım Sonra suit odaları gezdik birlikte şaşırdım dersem yalan olmaz. Kaldığım odaların geniş özenilmiş döşemeler nitelikli dekorasyonla birleştirilmiş yatakların özenle seçildiği banyoların modern ve kullanışlı malzemelerle yapıldığını zevkli çizgilerin önemsendiğini gördüm.
Bana verilen Suit odanın çok geniş ve nefis bataryalara sahip banyosunda doyasıya duş aldıktan sonra büyük ekran TV’de güzel müzikler dinleyerek uykuya daldım.
Sabahları geç uyanmama karşın bu sabah iyotun hemen yanında olmaktan mıdır, ne ise erken uyandım biraz daha uyumak için kendimi zorlasam da yağmurun ve dalganın sesi çık Balkona bizi dinletiyordu sanki.
Mini mutfağın yaptığım sabah kahvesini yudumlayarak, sisli denizin seyrine kendimi bıraktım .Bugün güneş yüzünü daha fazla gösterir sanmıştım hava 30 derecede olmasına rağmen bulutlar güneşimizi perdelemekte yine kararlı bugün. Ancak zaman zaman güneşe saygılarından mı ne, izin veriyorlar ışıkların denize düşmesine bu düşüş öğlene kadar birden artmaya başladı ve gökyüzünün mavisi denizin mavisine kavuştu usulca. Manzara güzelleştikçe daha önce çektiğim fotoğraf karelerini yeniden çekmek üzere terasa ve bahçeye fırladım. Evet Işıklar bu şirin otelin sunumunu da etkiliyordu çok iyi dizayn edilmiş, kadın estetiğinin ifadesini bulmuş olduğu belli olan Barlı -bahçeyi denize açılan açıdan görüntüledim. İçinde yunus balığı mozaiği resmedilmiş olan havuzu da ekleyince güzel bir fotoğraf çıktı. Terastan bakınca ise her yer daha çepeçevre hoşlukla dolduruyor içinizi Mavi İskele ( bu adı çok sevdim)4 yıldızlı bir otel aslında abartısız inşa edilmiş çok düzenli ve güzel malzeme kullanılarak yapılmış 60 yatak kapasiteli kocaman denize neredeyse yapışık havuzu olan D130 karayolunun hemen bitişiğinde yol ile deniz arasında sıkışıvermiş.
Kendine minik bir yarımada yapmış, sevimli bir otel görevli. Herkes güler yüzlü burada. Otelde daha çok yabancı Mühendisler, işverenler Tersane çalışanlarının yoğunluklu kaldığını söyleyebiliriz.Bunlar dışında Blu pier,Tatil Sepeti ,Odamax, Booking ,ETS ile de çalışıyor ve Otel daima%60 kapasite ile dopdolu canlı bir organizma olmayı sürdürmüş yıllardır. Yeni sandığım Bu otelin sahibi olan eski banka müdürü Beyhan Hanım’ın babasından kalma Ata mirası olduğunu öğrenince tarihçesini de merak etmemek olmazdı tabii ki. Meğer kimler kalmamış bu otelde. Beyhan hanım anlattıkça şaşkınlığım hayranlığa dönüştü ve ben de yeni önerileri sıralamaya başladım bir sanatçı ve eski turizmci olarak. Başlıyorum önerilerimi sıralamaya. Mesela sahilde bir açık hava sineması hoş olabilirdi. Otelin içinde bir yerde küçük bir müze güzel olabilirdi ve bu tür otellerde basit sağlık turizmlerine de yer verilebilirdi diye önerilerimi sundum detaylıca. Beyhan hanım da bunlara çok katıldığını, sıcak baktığını söylemesi de onun ileri görüşlülüğünü fark ettim. Burada başta Tarkan, Türkan Şoray ,Filiz Akın ,Vehbi Koç, Erol Taş Eczacıbaşı Ajda Pekkan Bülent Ersoy Hülya Koçyiğit gibi ünlü insanlar kalmışlar ,film çevirmişler yıllar önce. Fenerbahçe kulübü bile bazı kamplarını geçmişte bu otelde yapmış Hatta Tarkan, ilk konserini bu mekanda vermiş yani ünlüler işi biliyor keşfetmişler bu yakın Cenneti. TeşşekkürlerBlue Piyer anılarını benimle paylaştığın için. Darısı diğer kaşiflerin başına!