Size “Dünyada Müslümanlığın merkezi hangi ülkedir?” diye bir soru yönetilse, ne cevap verirsiniz?
Herhalde hiç düşünmeden “Suudi Arabistan” dersiniz.
Neden Suudi Arabistan?
Çünkü Müslümanlık, Allah’ın resulü ve son peygamber olduğuna inanılan Muhammed tarafından, 610 yılında, Arabistan’ın Mekke şehrinde kuruldu ve buradan bütün dünyaya yayıldı.
Sonra…
İslam’ın beş şartından biri nedir?
Hacca gitmek…
Hacca gitmenin özünde, Suudi Arabistan’ın Mekke kentindeki Kâbe’nin ziyaret edilmesi yatar.
Bir şey daha…
Suudi Arabistan, 57 İslam ülkesi içinde şeriatın uygulandığı 8 İslam ülkesi içinde en başta gelenidir.
(Bu arada şeriatın uygulandığı ülkeleri yazayım: Suudi Arabistan, Afganistan, Brunei, İran, Moritanya, Pakistan, Umman ve Yemen)
Şunu da vurgulayalım…
Müslümanlar, dünyada nerede bulunursa bulunsunlar, namaz kılmaya başlarken Suudi Arabistan’ın Mekke kentinde bulunan Kâbe’ye yönelirler.
Kıbleleri, Kâbe’dir.
Bütün bunları şunun için yazdım.
Suudi Arabistan, İslam’ın merkezidir.
Suudi Arabistan, Türkiye ve diğer İslam ülkeleri için “sembol” bir yerdir.
Suudi Arabistan, tüm İslam âleminin kutsal toprağıdır.
Suudi Arabistan’da Müslümanlığa bakış
İslam, evrensel bir dindir.
Kuralları tektir, ama uygulamaları farklıdır.
Her İslam ülkesi, daha doğrusu o İslam ülkelerini yönetenler, İslam’ı kendi siyasi ve ticari çıkarları doğrultusunda eğip büküp kullanmışlardır.
Bir İslam ülkesinden bir başka İslam ülkesine gidin, uygulamaları inceleyin, “Bunların hangisi İslami?” diye şaşırır kalırsınız.
Hele Türkiye ile Suudi Arabistan arasında, “İslami uygulamalar”da dağlar kadar fark vardır.
Örneğin:
1-Suudi Arabistan’da türbe, yatır yoktur, yasaktır. Bunlar olmayınca doğal olarak ziyaretleri de yoktur. Böyle davranışlar gericilik, cahiliye devrinden kalma putperestlik sayılır.
2-Suudi Arabistan’da peygamberimize ait olduğu söylenen “Sakal-ı Şerif, Hırka-i Şerif” gibi ziyaretler de yoktur. Böyle davranışlar gericilik ve şirk sayılır.
3-Suudi Arabistan’da imam, müezzin gibi din görevlileri, ülkemizdeki gibi devlet memuru değillerdir, devlet bütçesinden bu kişilere maaş ödenmez. Allah için yapılan görevin karşılığında para almak ayıp sayılır ve yasaktır, para alan imamların arkasında namaz kılınmaz.
4-Suudi Arabistan’da biri çıkıp da ‘medyum’ olduğunu iddia ederse kellesi hemen gider.
5-Suudi Arabistan’da Nakşilik, Nurculuk, Fethullahçılık tarikatlar yoktur, onların şeyhleri de, müritleri de, cemaatleri de yoktur. Tarikat şeyhleri, müritleri televizyonlara kanaat önderi olarak çıkmaya kalkarsa hemen kelleleri alınır.
6-Suudi Arabistan’da Kız İmam Hatip Lisesi yoktur. Bu komik bulunur, çünkü İslamiyet’te kadından imam olmaz.
7- Suudi Arabistan’da camilerin altında ticarethane açmak İslam’ı ticarete alet etmek olarak görülür ve izin verilmez.
8- Suudi Arabistan camilerinde; derneklerin, kişilerin para toplaması yasaktır. Buna yeltenenlerin mahkeme kararına gerek olmadan elleri kesilir.
9- Ayrıca Suudi Arabistan’da nüfus yoğunluğuna göre cemaat sayısının yeterli olmadığı bölgelere cami yapılmasına izin verilmez.
Suudi Arabistan’ın bu gerçekleri sizi şaşırttı değil mi?
Bu tespitler bana ait değil.
Ben Suudi Arabistan’a gitmedim, gitseydim mutlaka benzer tespitlerde bulunurdum.
Bu tespitler, Suudi Arabistan’da 4 yıl görev yapan Basın-Yayın ve Enformasyon eski Genel Müdürü Cemil Ünlütürk’e ait.
Cemil Ünlütürk, bu tespitlerini “Suudi Arabistan’da İslam” başlığı altında toplayıp sosyal medyada paylaşmış ve altına da şu notu düşmüş:
“Elbette size bir şeriat ülkesinin övgüsünü yapmadım. Bir şeriat ülkesinde bile yasaklanan bazı şeylerin ülkemizde serbestçe nasıl uygulandığını hatırlatmak ve dinimizin nasıl sömürüldüğünü vurgulamak istedim.”
Nasıl, Suudi Arabistan’daki İslami uygulamaları esas kabul edersek, bizde İslam adına yapılan uygulamalara ne ad vermek gerekir?
Dinimiz, dinbazlar tarafından sömürüle sömürüle tanınmaz hale geldi.