Hocalı Katliamı’nın mağdurları öz topraklarına dönmek istiyor

Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dündar, “Bir milyon insan yerinden yurdundan oldu. Bu insanlar hala kendi topraklarına, öz topraklarına dönmenin hayali içindeler.” dedi.

Kocaeli

Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Bilal Dündar, Azerbaycan ile Ermenistan arasında 1992’de yaşanan savaşta Ermeni güçlerinin Hocalı’da 613 sivili öldürdüğü katliama ilişkin, “Bir milyon insan yerinden yurdundan oldu. Bu insanlar hala kendi topraklarına, öz topraklarına dönmenin hayali içindeler.” dedi.

Dündar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 26 Şubat 1992’de Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinin, Rusya’nın desteğiyle Ermeniler tarafından işgal edildiğini anımsattı.

Türkiye’nin, Sovyetler Birliği’nin parçalanmasından sonra bağımsızlığını kazanan Azerbaycan ve Ermenistan’ı tanıdığını anlatan Dündar, Türklerin özgürlüğünü elde eden her topluma saygı duyduğunu ve bağrına bastığını dile getirdi.

Azerbaycan’ın, petrol ve doğal gaz gibi zenginlikleriyle stratejik öneme sahip olduğuna işaret eden Dündar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sovyetler bu nedenle Azerbaycan’ın bağımsızlığının geri alınmasını istedi fakat Azerbaycan direndi, bağımsızlığından vazgeçmedi. 26 Şubat 1992’de, Sovyetler’in teşvik ederek askeri olarak da desteklediği Ermeniler, Karabağ’da stratejik bir bölge olan Hocalı kasabasını top atışına tuttu. Gece karanlığında içeriye girerek, Birleşmiş Milletlerin 1948’deki soykırım tanımına uygun olarak bir soykırım gerçekleştirdiler. 613 insan katledildi, birçok insan yaralandı, canını kurtarmaya çalışanlar kaçtı. Ermeniler bir plan dahilinde, kaçış yollarını tutarak o insanları mermilerle delik deşik ettiler. Sonuçta bir milyon insan yerinden yurdundan oldu. Bu insanlar hala kendi topraklarına, öz topraklarına dönmenin hayali içindeler.”

Dündar, Ermenilerin 1250 kişiyi esir aldığını ve birçoğunun akıbetinin belli olmadığını belirterek, AGİT gibi birçok uluslararası kuruluşun Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğu yönündeki kararına rağmen, uygulamada geri verilen bir şeyin olmadığına dikkati çekti.

Azerbaycan işgal edilen topraklarını barış yoluyla almak istiyor

Rusya’nın desteği olmadığı takdirde, Azerbaycan’ın 5-6 saatte topraklarını geri alabilecek güçlü bir orduya, teknolojiye ve güce sahip olduğuna işaret eden Dündar, ancak bugüne kadar işgal edilen topraklarını barış yoluyla, diplomasi ve uluslararası ilişkilerle geri almaya çabaladığını dile getirdi.

Bölgede barışın sağlanabilmesi için Ermenistan’ın işgal ettiği toprakları geri vermesi gerektiğinin altını çizen Dündar, “Ermenistan’ın bu tutumu devam ederse Kafkasya’ya gerçek anlamda barış gelmez.” diye konuştu.

Dündar, Ermenistan’ın, ABD, İngiltere ve Fransa’nın, özellikle Rusya’nın desteğiyle bölgede acılar yaşattığını ama bir türlü mutlu olamadığını ifade etti.

“Ermenistan’ın sicili bozuk”

Hocalı’da, Ermenilerin silahsız gençleri öldürdüğünü, hamile kadınlara, çocuklara işkenceler yaptığını anlatan Dündar, şunları kaydetti:

“Bunları anlatırken insan insanlığından utanıyor. Şimdi senin sicilin, geçmişin, niyetin bozuk veya birilerinin dolmuşuna geliyorsun. Ellerindeki kan, tazeliğiyle duruyor ve o kanı her an yenileme arzusundasın. Hür dünya, demokrasi aşığı dünya diyoruz. Adalet, hukuk diyoruz ama bakıyoruz ki hepsi bu yanlışın yanında yer alıyor. Bu şekildeki bir dünyada mutlu olmak mümkün değildir. Eğer Ermenistan gelecek nesillerinin huzur içinde olmasını istiyorsa işgal ettiği toprakları iade etmelidir. Dünya devleti olmalıdır, eşkıya devleti değil. Fırsatları kollayan devlet değil, eli kanlı terör örgütlerinin bulunduğu devlet değil…”

İstanbul’da Ermenistan vatandaşlarının kaçak çalıştığına ve ülkelerindeki ailelerine para gönderdiğine değinen Dündar, “Ermenistan’da bir tek Azerbaycan Türkü bulamazsınız ama Azerbaycan’da 30 binin üzerinde Ermeni vatandaşı var. İşte asalet farkı bu, aradaki bakış farkı bu.” değerlendirmesinde bulundu.

Dündar, 1900’lü yılların başından bu yana, Hocalı Katliamı başta olmak üzere Ermenilerin, Türklere yaptığı katliamlara ilişkin belge ve fotoğrafların, Kocaeli’de kurdukları Soykırım Müzesi’nde sergilendiğini sözlerine ekledi.